Mesafe: Yaklaşık 90 Km
Yol Arkadaşları:Mehmet KAZANCI, Yusuf ÜÇÜNCÜ, Ayşen AKGÜN, Ahmet DİKYAR, Eyüp Selim LÜLECİ, vd.
Güzergah: Çanakkale-Kepez-Çınarlı-Çanakalan-Denizgöründü-Kayışlar-Ovacık-Kemerdere-Civler-Akçapınar-Yenimahalle-İntepe-Dardanos-Kepez-Çanakkale
Bike route 2,264,519 - powered by Www.bikemap.net
Geçen haftaki kamplı turumuzun ardından bu hafta günübirlik tur yapalım diye kararlaştırdık hafta içinde.Bir önceki hafta toplamda 170 km yol katedip uzun süre tırmandığımız için bu haftaki turumuz günü birlik olsa da bir öncekini aratmaycak düzeyde olmalıydı. Ve nitekim tam da düşündüğümüz gibi oldu. bu haftaki tur için önceden kararlaştırdığımız gibi Golf Çay Bahçesinde buluşuyoruz. Bu buluşmamızda daha öncekilerden farklı olarak Diganlar Bisikletten Uğur DİGAN da bizi uğurlamak üzere buluşma noktamıza geliyor. Bir yandan çaylarımızı yudumlarken bir yandan toplanmayı bekliyoruz. Hava rüzgarsız denilebilecek kadar durgun görünse de ara sıra sert estiği de oluyor. Rüzgara ara sıra esse de sıcak ara vermiyor hiç. Bu hafta geçen haftadan daha sıcak olacak... Daha günün ilk saatlerinden belli ediyor kendisini...
İhtiyaç duyulan yedek parçaları aldıktan sonra İnönü Caddesini takip edip yeni yapılan İnönü Köprüsü üzerinden Barbaros Mahallesine geçiyoruz.
Barbaros Mahallesinde caddeleri sulayan tankerin peşinden ilerliyoruz bir müddet.. kimse ıslanmamak için cesaret edemiyor tankeri geçmeyi. Ancak karşıdan araçların geliyor olmasını fırsat bilerek sol tarafından geçiyoruz tankerin. Böylelikle zoraki sulu yolculuğumuz son buluyor.. Yapımı tamamlanan ve bölgeye yeni bir yaşam merkezi kazandıran yeni kordondan geçerek Atatürk Caddesine, oradan da İzmir-Bursa Karayoluna ulaşıyoruz.
Hava çok sıcak. Çınarlı köyü yoluna saptıktan sonra ağaç gölgelerinin altında kısa bir mola veriyoruz. Geçen hafta da sıcaktı ama bu haftaki sıcak daha fazla hissediliyor.. Zaman zaman baygınlık geçireceğiz hissine kapılıyoruz ama gölgelerde dinlenmeler kendimizi toparlamamıza yardımcı oluyor.
Köy kahvesinin hemen yanı başında bulunan ve yıkılmakta olan tarihi camiinin ahşap tavanı.
Kahvenin bahçesinde bulunan kamelyanın tavanına içten yapılan kırlangıç yuvası. Ve yuvanın içinde anne kırlangıcın getireceği yiyecekleri ağzı açık bir şekilde bekleyen kırlangıç yavruları.. Sonunda anne kırlangıç ağzında getirdiği yiyecek parçasını yavrulardan birisini ağzına bırakıyor. ve bu hareket soldan sağa doğru sırasıyla tüm yavrular için gerçekleştiriliyor.. Bir yandan kırlangıçları seyrederken bir yandan da kırlangıçlar üzerine çocukluğumuzda yaşadığımız deneyimler ve anlatılan hikayeleri paylaşıyoruz.. Hava o kadar sıcak ki... herkes bisiklete binmeyi geciktirmek için muhabbeti uzattıkça uzatıyor. Ancak kaçınılmaz an geliyor ve bisikletlere biniyoruz yeniden.
Köyün Denizgöründü tarafından çıkışında köy mezarlığının hemen yanında bulunan tatlı su çeşmesinde mataralarımızı dolduruyoruz. ve fotoğraf çekimi molası..
Makineyi suıya düşürmenin verdiği hüzünle vuruyoruz kendimizi rampalara. Köy mezarlığının yan tarafından rüzgfar güllerine giden toprak yola sapıyoruz. Biz bu yolu daha önce Yusuf abiyle kullanmıştık ancak diğer arkadaşlar ilk defa bu yoldan geçiyorlar.. O ana kadar MTB bisikletiyle tura katıldığına hayıflanan Ayşen ne kadar doğru bir seçim yaptığını bu yolda anlıyor. Rüzgar güllerine doğru giden yol toprak ve zorlu. Ancak sunduğu ve sunacağı manzaralar her türlü zorluğa değer..
Yukarılara doğru çıktıkça Çanakkale'ye bakış açısı değişiyor ve daha güzel bir hal alıyor. Bu noktadan Nara Burnu'nun diğer yanını da görmek mümkün..
Rüzgar güllerine doğru ilerlerken sol tarafta bir çeşme var. bu su mezarlığın yanındaki suyla aynı kaynaktan olmasına karşın daha soğuk ve içilesi. Mataralarımızı yenileyip kısa bir fotoğraf molası veriyoruz. Ardından toprak yolda tırmanmaya devam..
Rüzgar tribünlerine çıkan yol yağmurlardan iyice bozulduğu için binerek çıkmak pek mümkün olmuyor. Yolun yarısına kadar sürerek ilerlemiş olsak da bisikletten inmek zorunda kalıyoruz büyük taşlar ve çukurlar nedeniyle..
Bisikletlerimiz ve biz..
Fotoğraf çekimi için verdiğimiz molanın ardından yeniden düşüyoruz yola. Rüzgar tribünleri bir müddet daha eşlik edecek bize, manzaramızı güzelleştirecekler.
Rüzgar tribünlerinde üretilen enerjinin depolandığı ve ilgili birimlere gönderildiği santral.
Santralin yanından geçerken dikkatli olmak lazım. Santralin ön tarafında bulunan hizmet binasının önündeki bahçede üç büyük köpek var ve bisikletle geçene tepki gösteriyorlar. Şu ana kadar ki geçişlerimizde sürekli olarak bağlıydılar. Aksi bir durumu düşünemiyorum bile. Daha önceki turlarımızda bağlı olmasalardı yeniden oradan geçemeye cesaret edemezdik sanırım. En azından ben kendi adıma. Ama yanımızda Hali abi ve çekmesi olunca problem yok!... Bu arada iki hafta üst üste köpek tehlikesi atlattık.. Umarım üçüncüsü olmaz... Santralden çıktıktan sonra toprak yol Çanakalan köyünün girişine iniyor. Köye girmeden Denizgöründü köyüne doğru ilerliyoruz.. Burada da Rüzgar tribünleri sol tarafımızda bize eşlik ediyor..
Denizgöründü köyüne girmeden önceki kısa tırmanışın hemen başında bulunan mesire yerinde mola vererek geride kalan arkadaşlarımızı bekliyor ve fotoğraf çekiyoruz. her ne kadar köyün adı Deniz göründü olsa da köy merkezinden deniz görünmüyor. Denizin göründüğü yer bu mesire alanının bulunduğu nokta. Mesire alanında yatır (ya da Alevi dedesinin mezarı) bulunmasını nedeni kuşbakışı denizi görmesidir belki de. Kimbilir?
Kısa bir sürüşün ardından Denizgöründü köyündeyiz. Köyün suyu içilebilir durumda olmadığı için SAYYAR BÜFE'den su alıyoruz.
Tırmanışın sonunda verdiğimiz mola sırasında yanımızdan geçen ve bizimle sohbet eden amcalar bisikletle bu yolu çıkmış olabileceğimize pek inanmadılar ve bir de beni İsmail isimli birinin oğluna benzettiler..her iki düşüncenin de yanlışlığına inandırıp yolluyoruz amcaları ve biz de pedallamaya kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Tırmanış sonrasında mola verdiğimiz noktadan sonra kısa bir sürüşle Kayışlar köyüne ulaşıyoruz. Küçük bir köy ve az sayıda kişi yaşıyor. Halkın çoğunluğu yaşlı, okul çağında çocuk yok nerdeyse..
Kayışlar köyünde asfalt yol bitiyor. Ovacık'a doğru devam eden yol toprak ancak gayet düzgün. Ama bu durum Ahmet'in arka lastiğine diken batmasına engel bir durum değil. Yol kenarındaki kuyunun hemen dibindeki ağacın gölgesinde Ahmet'in arka lastiğini ameliyata alıyoruz. Operasyon başkanı yine Halil abi.
Manzara molasını ardından Ovacık köyüne ulaşıyoruz. Bu köyde de fazla yaşayan yok. Çoğu merkezi yerlere doğru genellikle de Kepez ve Çanakkale'ye göç etmişler..
Kemerdere'ye doğru inerken yolun sağ tarafında kalan yangın şeridinin başındaki çeşmeden mataralarımızı doldurup burada keçilerini otlatan çoban ile muhabbet ediyoruz. Tabi ki muhabbet konusu keçi sütü. Çoban'dan alınışı ve son tüketiciye ulaşıncaya kadar aracılar tarafından eklenen ücretler ve sütün pahalı oluşu muhabbet konusu. Halil abinin sonuç önerisi; "eşek sütü daha pahalı, bir kaç eşek bulup sütünü sağıp sat." Anlayana, tavsiye bizden. Bu arada çeşmenin suyu aşırı derecede tatlı ve çamda bal arayan arılar su içmek için doluşmuşlar çeşmenin başına..
Çobana ekonomik konularda öneride bulunduktan sonra Kemerdere'ye doğru ilerliyoruz ve kısa bir süre sonra köye ulaşıyoruz. Köyün içerisinde bisikletlerimizi park ettiğimiz evin bahçesindeki sedirin üstünde sohbet ve dinlenme anı...
Kemerdere Tarzanı Halil abi.
Halil abi ve Selim kemerin altında bulunan doğal havuzda yüzüp suyun geldiği yöne doğru derinlemesine araştırma gerçekleştiriyorlar.
Çevre yolundan ilerlerken Çanakkale Koleji önünden Dardanos'a sapıp Ayşen'i evine bırakıyoruz. Buzdolabından çıkmış buz gibi su içtikten sonra Ayşen'e veda edip elma bahçeleri arasından Kepez'e doğru ilerliyoruz. Kepez kordondan ilerleyip Kolin otel önünden geçerek Selim'i KİPA'da bırakıyoruz.
Gün batımını Kepez'de yakalıyoruz.
Yeni kordondan dönüyoruz şehre. Hedefimiz Sarıçay kenarındaki Balıkçılar Lokali..
1-Renkli gözlü insanın nazarından sakınacaksın arkadaş (Yusuf abi makinemi ve tripotumu beğendi 2 dakika içinde makine suya düştü, Ahmet'in gidon çantasını beğendi Ahmet çantadan dolayı bisikletten düştü.. Nolur beğenme beni:))
2-Eşek sütü daha pahalı, keçi sütü ve aracılarla uğraşmaya gerek yok.. hem ulaşım aracı olarak da kullanılabilir. özellikle Cihangir sokaklarında..
3-Yemekten sonra tırmanmalı, sıcakta yolda olmalı, hava serinken dinlenmeli...
4-Yaz sıcağında bol tırmanışlı parkurda pedal basmak sado-mazo bir harekettir. Ve bu hareket engellenemez!..
Başka turlarda görüşmek dileğiyle....