19 Ekim 2014 Pazar

Kemel-Damyeri-Sarıbeyli Gözetleme Kulesi Turu

Tarih:18.10.2014
Mesafe:40 km
Yol Arkadaşları:Mehmet KAZANCI, Ahmet DİKYAR, Ayşen AKGÜN, Cumali ÖZLER, Erhan AÇAR, Fettah UYANIK, Sertaç KASAPLAR, Tuğba SÖKÜT AÇAR



Route 2,830,132 - powered by www.bikemap.net

     Bir önceki hafta gerçekleştirdiğimiz Çınarlı-Kızılcaören-Elmacık Turumuzun üzerinden koca bir hafta geçti. Ama sonbahara direnen çınar ağaçlarının ve yapraklarının yarattığı renk cümbüşü gözlerimizden, tüm cömertliğiyle kendisini gösteren ve ışığını bizden esirgemeyen güneşin sıcak dokunuşları tenimizden gitmedi hafta boyunca. Ayşen ve Tuğba'nın fotoğraf makinelerinden çıkan fotoğraflarla birlikte Erhan ve Sertaç'ın video kayıtlarını da tekrar tekrar izleyince bu turun etkisinden kurtulmak mümkün olmadığı doğal olarak. Her ne kadar bir önceki turu daha dün gerçekleştirmişiz gibi hissetsek de haftasonu geliverdi hemen. 
     Bu hafta nerelere gitsek, nerelerden geçsek diye kara kara düşündüğümüz olmadı hiç. Sadece rüzgar, yağış, zamanlama vb durumlar şekillendirdi nereye gideceğimizi. Ama sonuçta gittiğimiz her yer Çanakkale, geçtiğimiz her yer patika, parkurumuzun büyük bir çoğunluğu topraktı, ve üzerinde daha önce pedallanmamıştı. Ve öyle olmaya da devam edecek. Bu hafta Sarıçay kenarından Saraycık köyüne, oradan Musaköy yolu üzerinden Kemel'e, ara yolları kullanarak Sarıbeyli Yangın Gözetleme Kulesi'ne tırmanıp dönmeyi planlıyoruz, bu haftaki turumuz çok uzun ve yorucu olsun istemiyoruz. Çünkü akşam yemeğinde tüm grup Tuğba ve Erhan'ın misafiri olacak. Ve bir de GS-FB derbisi var tabi ama Erhan ve Tuğba dışında herkes Beşiktaşlı olunca derbi pek de önemli değil bizim için. Derbi ikinci planda, bir haftadır Erhan ve Tuğba tarafından hazırlanan yemeklere motive olmuş durumdayız.
     Erken başlayıp erken dönelim diye saat 09:00'da buluşuyoruz 116 Jandarma kavşağında. Ve uzun süredir bir araya gelip birlikte pedallayamadığımız Ahmet uzun bir aradan sonra aramızda. Tura katılacak olan herkes toplanınca Tuğsavul Caddesi üzerinden Truva Caddesine geçip Sarıçay'ın kenarına ulaşıyoruz. Saraycık köyüne kadar Sarıçay'ı takip ederek patika yollardan ilerleyeceğiz.
Sarıçay'ı solumuza alıp ilerlerken bir müddet Havalimanının ihata duvarları eşlik ediyor bize. Son genişletmelerle birlikte Havaalanı sınırı Sarıçay'a dayanmış durumda.
 Hava parçalı bulutlu ve  bulutlar muhteşem bir fon oluşturuyor fotoğraflarımız için.
Atatürk Mahallesi olarak isimlendirilen ama aslında İsmetpaşa Mahallesi içerisinde yer alan Gecekondu Önleme Bölgesi de Sarıçay'ın hemen kenarında. Sarıçay'ın suları Atikhisar Barajı tarafından alıkonulunca dere yatağı da inekler için otlanma ve su içme yeri olmuş durumda.. Aşağıdaki fotoğrafa bakarak burasının şehrin çok uzağında bir köy olduğunu düşünmeyin. Burası şehrin içi ve merkeze 5 dakikalık bir mesafe. İşte size Çanakkale'nin bakirliğinin resmi..
Sarıçay kenarına gelişigüzel atılmış çöpler ve dere yatağında biriken çamurlu alanlar zaman zaman kötü kokular yaysa da güzel bir parkur burası sonu meyve bahçelerine çıkan. Saraycık'a iyice yaklaşınca meyve bahçeleri sarıyor yolun etrafını ve Sarıçay'ı bırakıp köye doğru ilerlemeye başlıyoruz.
Buluşma noktamızdaki kahvaltı salonunda günün ilk çaylarını içtiğimiz için Saraycık ve Dörtyol'da duraklamadan devam etmeye karar veriyoruz.
Dörtyol'u geçtikten sonra daha önceki turlarda kullandığımız ve Kemel'e ulaşım için sıkça kullanılan yolu Işıklar köyü içerisinden devam eden yolu kullanmıyoruz bu sefer. Dörtyol'dan Musaköy ve çöp deponi alanına giden yolu tercih ediyoruz bu turda. Daha önce kullandığımız yola göre biraz daha uzun olmasına karşın eğimi daha az. Ancak tepelere çıktıkça zaman zaman çöp deponi alanından pek de hoş olmayan kokuların gelebilme ihtimalini de hatırlatmış olalım, bu yolu kullanacaklara.
Dörtyol-Musaköy-Kemel yol ayrımında kısa süre soluklandıktan sonra Kemel köyüne doğru tırmanmaya devam ediyoruz.
Kemel'e bu sefer ters taraftan gelsek de aynı kahvehanede mola veriyoruz. Zaten tek olan köy kahvesinin arka tarafındaki bahçede oturuyoruz bu sefer, muhteşem Çanakkale manzarasına karşı yudumluyoruz çaylarımızı.
Kemel köyünde çaylarımızı içtikten sonra yeniden koyuluyoruz yola. Hedefimiz Damyeri ama bu sefer farklı bir yoldan gideceğiz Damyeri'ne, asfalt yolu kullanmadan. Fevziçakmak köyüne giden asfalt yol yerine kavşakta bulunan evin yanında bir müddet boğaza paralel olarak uzanan toprak yolu kullanacağız bu turda.  
Kemel çıkışında, toprak yolun ilk metrelerinde bulunan tatlı su çeşmesi ve çevresi sonbaharın tüm güzelliklerini içinde barındırıyor. Esen rüzgarla ağaçlardan döne döne düşen ve yerdeki çimenleri kaplayan sarı, turuncu, kırmızı, yeşil renkli yapaklar, şıkır şıkır akan ve görselliğiyle göze de hitap eden  tatlı su çeşmesi. Fotoğraf ve video çekimleri için bulunmaz bir platform burası..
Fotoğraf ve video çekimlerinin ardından devam ediyoruz yolumuza. Bir müddet boğaza paralel devam eden yol daha sonra ormanın içine doğru ilerliyor.
Ormanın bir bölümünde kesim çalışmaları var. Ağaçların kesildiği bölümle kesilmeyen bölüm arasındaki farkı, etkilerini anlatmaya çalışmanın gereği yok, herşey ortada, herşey fotoğraflarda...
Damyeri'ne varmadan önce yine bir tatlı su çeşmesi karşılıyor bizi yol üstünde.Çeşmenin yan tarafındaki boş tarlada yayılan koyunlar boyunlarındaki çanlardan çıkan seslerle hem göze hem de kulağa hitap ediyorlar.
Çeşmebaşındaki fotoğraf çekimlerimizden sonra yeniden düşüyoruz yola. Yolumuz yine toprak  ve yine ağaçlar arasında uzanıyor.
Kemel köyünün hemen çıkışında girdiğimiz toprak parkur Damyeri mahallesinin hemen girişinde sonlanıyor. Damyeri mahallesinin girişinden Fevziçakmak yolu üzerindeki yol ayrımına kadar asfalt, ama 2 kilometrelik bu yol tamamen tırmanıştan oluşuyor.
Fevziçakmak yoluna  çıkınca kısa bir dinlenme molasının sonrasında Sarıbeyli Yangın Gözetleme Kulesine doğru yangın şeridi üzerinden ilerliyoruz.
Yangın şeridi Çanakkale civarında Melki, Güney Ege'de Çıntar adıyla bilinen mantar türünü toplamak için gelenlerin araçlarıyla dolu. Etrafta ağaçların arasında eğilip melki arayanlara sorduk bulabildiniz mi diye herkes az ya da çok bulmuş birşeyler. 
Sarıbeyli Yangın Gözetleme Kullesi önüne gelince  alışılageldiği üzere etrafı tanıtma  faaliyetleri.
 Yeni rotaistler yetişiyor. Stajı başarıyla tamamlıyor genç rotaistler. Bundan sonra kim tutar bizi.
Ve yemek molası. Nasıl olsa akşama yemekteyiz, bu öğünü öylesine geçiştiriverelim diye aperatif şeyler yiyoruz bu öğünde.
 Karnımız doydu sıra geldi fotoğraf çekimlerine. Panaromik çekimler için bulunmaz bir nokta burası ve bulutlar da ayrı bir güzellik katıyor manzaramıza...
Yangın Gözetleme Kulesinde görevli olan Ercan'la tanışıp muhabbet ediyoruz. Muhabbetimizin ana konusu Yangın Gözetleme Kuleleri, bu kulelerde çalışma ve yaşam koşulları, çevrede bulunan kulelerin gözlem alanları vb.  Uzun bir çalışma sonucu hazırlayıp yayınladığımız ikinci e-dergimiz  Yangın Gözetleme Kulelerini hazırlarken edindiğimiz bilgilerin ne kadar yerinde  ve detaylı olduğunu bu muhabbette bir kez daha anlıyoruz.
Sarıbeyli Yangın Gözetleme Kulesi'nin tepesinde sert esen rüzgarda Ercan'ın ikramı olan sıcacık çay içimizi ısıtıyor.
 Muhabbeti ilerletince Ercan'ın çalışırken kullandığı dürbünü de deneme fırsatı yakalıyoruz. bu noktadan Çanakkale'nin nasıl göründüğüne bir de dürbünle bakıyoruz.
 İçten muhabbeti ve sıcacık çayı için Ercan'a teşekkür edip dönüşe geçiyoruz.
Çıkarken kullanmadığımız ama daha önce bir çok kez hem inip hem de çıktığımız yoldan, meşhur köpekli evin bulunduğu yoldan iniyoruz Işıklar köyüne.
Işıklar köyünden Kurşunlu köyüne inip ağaçlı yoldan Dörtyola doğru ilerliyoruz. Çanakkale-Çan yolu yan tarafta yeniden yapıldığı için  bu yol sadece Kurşunlu ve Dörtyol arası ulaşım için kullanılıyor. Yol boş olunca bizim için doğal bir film platformu oluyor doğal olarak.
Dörtyol Kurşunlu arasındaki ağaçlı yolda fotoğraf çekimlerimizi tamamladıktan sonra eve doğru pedallıyoruz. Bugün erken dönüyoruz eve çünkü akşama randevumuz var. Yemekte Erhan ve Tuğba'nın misafiriyiz. Yemek yemekten fırsat bulabilirsek aynı zamanda GS-FB derbisine de bakacağız göz ucuyla...
     Erhan ve Tuğba'nın ellerinden çıkmış birbirinden güzel ve tadına doyum olmaz yemeklere Sertaç'ın Kıbrıs gezisinden dönerken getirdiği rakılar eşlik etti. Güzel bir turun ardından güzel bir yemek ve güzel bir geceydi. Yemeğin sonrasında kahve de içtiğimize göre 40 yıl unutmak yok bu geceyi... Düşünen, organize eden, katılan herkesine eline, emeğine sağlık. hep birlikte güzel bir geceydi.
     Akşam yemeğine Erhan ve Tuğba'nın misafiriyiz diye kısa tuttuğumuz turumuzda her ne kadar 40 kilometre mesafe almış olsak da toprak parkuru ve uzun soluklu tırmanışlarıyla daha fazla efor sarf ettik. Bol bol fotoğraf ve video kaydederek anı ölümsüzleştirmeye çalıştık. Umarız bizim pedallarken aldığımız zevki siz de bilgisayar başında tur yazısını okurken ve fotoğrafları seyrederken alırsınız. Bir sonraki tur yazısında buluşmak dileğiyle... 
BİZİ İZLEMEYE DEVAM EDİN!