22 Mart 2013 Cuma

Aşağıokçular-Elmacık Turu


Tarih: 17.03.2013
Mesafe: Yaklaşık 44 Km
Yol Arkadaşları:Mehmet KAZANCI, Yusuf ÜÇÜNCÜ
Güzergah: Çanakkale-Kepez-Kalabaklı-Aşağıokçular-Elmacık



Bike route 2001317 - powered by Bikemap 

Bir önceki hafta Çınarlı Kızılcaören turunu gerçekleştirirken Kızılcaören'den Aşağıokçular'a inmeyi düşünmüş ancak deredeki su seviyesinin yüksek olmasından dolayı geçemeyeceğimizden parkuru yarım bırakmak zorunda kalmıştık. Geçen hafta gidemediğimiz köylere bu hafta gitmeye karar verip Pazar günü öğle saatlerinde Yusuf abiyle birlikte yola koyulup kordondan geçiyoruz.Ertesi gün 18 Mart Kutlamaları gerçekleştirileceği için boğazda savaş gemileri, her yerde insanlar, direklerde bayraklar var. Şehir süslenmiş kutlamalar için. Kordonda ilerlemek zor bisikletle.yürüyenlerin arasından zor da olsa sıyrılıp İnönü Caddesi ve Yeni kordon üzerinden Kepez'e doğru ilerliyoruz.
Kepez'e vardığımızda meydandaki banklara oturup çay ve kahve içiyoruz. bu arada her ikimizin de tanıdığı Cahit'le karşılaşıp uzun süre muhabbet ediyoruz.. Meydanda kedi ve köpekler yan yana.. köpekler kendi aralarında kavga etse de kedilere bişey diyen yok.
Çay ve kahvelerimizi içtikten sonra Kalabaklı köyüne doğru yola çıkıyoruz. bir hafta önce de geçmiştik bu yollardan. değişen birşey yok yollarda ama bahar biraz daha hissettiriyor kendisini.
Kalabaklı içinden geçtikten sonra Aşağıokçular'a doğru ilerliyoruz. Bir önceki hafta geçtiğimiz Taşlıtarla-Kızılcaören yolunu sağımızda bırakıp ilerliyoruz ve hemen ardından Yağcılar köyü sapağı karşılıyor bizi.
Yağcılar'a pek araç geçmiyor herhalde. beklerken rahat edelim diye koltuk koymuş köylüler kavşağa. üç yola da hakim bir noktaya yerleştirilmiş koltuk. her ne kadar koltuk kapatsa da Elmacık kavşaktan sonra 7 kilometre.
Yağcılar köyü sapağını geçip Aşağıokçular köyüne doğru ilerliyoruz. Yolumuz koyunlar tarafında kesiliyor ancak yanlarından geçip gitmeyi başarıyoruz.. Çoban koyunları kenara yönlendirmese umurlarında değiliz.. köye kadar devam edecek kortej. ama çoban müdahale edip açıyor yolu..
Sonunda Aşağıokçular köyüne ulaşıyoruz ve köyün girişinde kuzular ve koyunlar karşılıyor bizi. Karşılıyor dediysem de boynumuza çelenk astıkları falan yok yani. biz vardığımızda ordalardı zaten..
Köy girişinde fotoğraf çekildikten sonra köyün içerisine doğru ilerliyoruz.. herkes tarlada. açık kahvehane yok.. köyde durmadan Elmacık'a doğru ilerliyoruz.
bu güzel köy manzarasında fotoğraf çekilelim dedik. Yusuf abi pozisyon almak için uzaklaşırken atı onu sırtından attı.. önemli bir durum yok neyse ki... bu andan sonraki fotoğraflar daha bir anlam kazandı Yusuf abi için. 
Aşağıokçular'dan Elmacık köyüne giden yol asfalt olmasına karşın maden kamyonlarının sürekli bu yolu kullanması nedeniyle çoğunlukla bozulmuş. yarı asfalt, yarı toprak yolda Elmacık köyüne kadar devam edecek yaklaşık 4 kilometrelik tırmanışa başlıyoruz.
Tırmanırken Elmacık göletinin yanında durup hem soluklanıyoruz hem de fotoğraf çekimi yapıyoruz. Ortam piknik ve balık tutmak için uygun... 
 Uzaktan Kepez sırtları ve Çanakkale Boğazı görünüyor bu noktada.
Biraz önce göletin içinde kamışa balık tutmaya çalışan arkadaş başarılı oluyor ve kocaman bir aynalı sazan yakalıyor...
 Fotoğraf çekiminden sonra yeniden başlıyoruz tırmanmaya. tırmandıkça yol bozuluyor ancak manzara güzelleşiyor.
Elmacık köyüne yaklaşınca köyün üst tarafından bulunan Taş Ocağı kendisini belli ediyor hemen. Yemyeşil bir doğada örtüsünden soyulmuş ve kazınmış bir bölge nerede olsa dikkat çeker.. Taş Ocağı ben burdayım diyor uzaktan
 Köyün girişinden taş ocağı için ayrı bir yol ayrılıyor.. ağır tonajlı kamyonların köyün içinden geçmemesi iyi olmuş tabi ki.. Köye doğru ilerliyoruz.
Köyün içinden geçiyoruz ama sokaklarda kimseyle karşılaşmıyoruz. köye girmeden önce keçilerini otlatan amcayı saymazsak. köye hakim bir tepede kurulu olan ancak uzun süredir kullanılmayan ilkokulun yanından tırmanarak köy yukarıdan bakış atıyoruz.
Köyün ara sokaklarından dönelim diyor Yusuf abi ve köyün içine dalıyoruz. bizim önceden geçtiğimiz yolun arka tarafında  kalan sokakta köyün kahvesinin olduğunu ve bahçesinde yaşlıları oturduğunu görüyoruz. Selam verip dalıyoruz aralarına. kahveci yok, çay yok. ama merak edilen sorular ve sohbet var. Sohbetin ilk konusu bizim neden bisiklete bindiğimiz. sonrasında ise köy yaşantısı, ekonomik konular ve siyaset konuşuluyor. kahvedeki herkes yaşlı. köyde genç nüfus da kalmamış zaten herkes neredeyse inmiş Çanakkale ve Kepez'e.
Muhabbet arasında amcalar köyün çıkışında asırlık çınarların bulunduğunu ve kaç yaşında olduğuna ilişkin herhangi bir bilgilerinin olmadığını söylüyorlar. Ağaçların içinin boş olduğunu söylemeleri de merakımızı canlı tutuyor. Tam köyden ayrılacakken yeniden geri dönüyoruz Çınarlık alanı görmek için. İlkokulunu yanından yukarı doğru çıkıyoruz ve çatallaşan yolda sola aşağıya doğru ilerliyoruz. Keçileri için çalı kesip sırtında taşıyan teyze yaşama ve çalışma sevinci katıyor insana 
Sonunda Çınarlık alan ulaşıyoruz. belirli bir düzende sıralı oluşları, doğal olarak çıkmadıklarını bilinçli olarak dikildiklerini düşünmemize neden oluyor. biz daha önce gelmemiş olsak da bu alanın köylüler ve burayı bilenler tarafından piknik amaçlı kullanıldığı alt kısma inşa edilen tuvaletten ve çeşitli yerlerdeki ocak küllerinden belli oluyor. bu noktadan Kepez üstünden Çanakkale Boğazı çok rahat görülebiliyor. Çınarların yapraklandıkları dönemde de gelmek lazım buralara.
Ben bu fotoğrafı çekilirken kadraja biraz önce kahvede konuştuğumuz amcalardan biri giriyor. Mehmet Ali amcayla sohbeti koyulaştırıyoruz iyice. bu çınarların ne zaman dikildiğini dedelerinin dahi bilmediğini anlatan amca geçmiş yıllarda küçük yabani elma ağaçlarının köyde çok sayıda bulunması nedeniyle köye Elmacık dendiğini, hemen alt kısımda kalan Değirmendere köyünde de su değirmeni bulunması nedeniyle bu ismin verildiğini anlattı. tabi bir de köyün hemen üst tarafında faaliyet gösteren taş ocağında çıkan tozların tarımsal ürünleri ve hayvanları nasıl kötü etkilediğini, köyün üstüne nasıl toz çöktüğünü.. Altın vb.. maden arama çalışmalarını destekleyenlerin mutlaka önceden maden işletilen bölgeye yakın yerde bulunan köylülerle konuşmaları lazım diye düşünüyorum. ne kadar anlatırsan anlat yaşamın öğrettikleri kadar çok ve keskin öğretemezsin.. Mehmet Ali amcayla da fotoğraf çekildikten sonra dönüş yoluna koyuluyoruz. 

Piknik alanından önce Elmacık köyüne oradan da Aşağıokçular'a doğru ilerliyoruz. gelişte tırmandığımız yolu şimdi bisikletleri salarak ve frenleyerek iniyoruz. Aşağıokçular'a varmamız neredeyse zamanımızı almıyor. dönüşte köyün içerisine girmeden maden kamyonları için yapılmış dere yatağındaki yoldan dönüyoruz.
Yanımızda getirdiğimiz yiyeceklerimizi geri götürmek olmaz diye Aşağıokçular köyünün girişinde poğaçalarımızı mideye indiriyoruz. Dere ve pervane manzaralı bir beslenme saati oluyor bizimkisi.
  Finali de kendi kendimi çektiğim bir fotoğrafla yapayım istedim. molayı tamamladıktan sonra önce Kalabaklı, sonra Kepez ve Çanakkale'ye ulaşıyoruz. bu turumuzu da kazasız belasız tamamlamış olduk. Güzel bir gün ve güzel bir turdu.. Başka turlarda görüşmek üzere.