30 Nisan 2013 Salı

Denizgöründü-Salihler-Çiftlikdere

Tarih: 27.04.2013
Mesafe: Yaklaşık 80 Km
Yol Arkadaşları:Mehmet KAZANCI, Yusuf ÜÇÜNCÜ ve Ahmet TOKGÖZ
Güzergah: Çanakkale-Kepez-Çınarlı-Çanakalan-Denizgöründü-Gürecik-Salihler-Karapınar-Çömlekler-Çiftlikdere-Atikhisar-Kayadere-Kurşunlu-Dörtyol-Çanakkale

Bike route 2073282 - powered by Bikemap 

Yine bir Cumartesi gübü ve biz yine yollardayız. bu haftaki hedefimizi Denizgöründü ve Salihler köyü üzerinden Çanakkale'ye dönmek olarak belirliyoruz. bu hafta da üç kişiyiz. Ben (Mehmet KAZANCI), Yusuf ÜÇÜNCÜ ve Ahmet TOKGÖZ. Cumhuriyet Meydanında buluşup düşüyoruz yola. İnönü köprüsü üzeründen Barbaros Mahallesine geçip yeni kordondan Kepez'e doğru ilerliyoruz. Bu arada Yeni Kordondaki çevre çalışmaları bitti bitecek duruma gelmiş ve bu haliyle Çanakkal'enin yeni cazibe merkezi olmuş durumda..  yaz aylarında akşamları burada yürümek bile zor olacağa benziyor. şimdilik kimse yokken biz bisikletle keyfini sürelim yeni kordonun.
Yeni kordondan Atatürk Caddesine ulaştıktan sonra Çanakkale-İzmir Karayolunu takip ederek Çınarlı köyüne doğru yol alıyoruz.. 
Çınarlı kavşağında kısa bir mola verip havanın sıcak olmasından dolayı uzun kollu formalarımızı ve uzun taytlarımızı çıkarıp yazlık kıyafetlerimizle tura hazır hale geliyoruz.. Çınarlı'ya doğru ilerlerken baharın güzelliğini ve yeşilin tonlarını yeniden fark ediyoruz.. 
Çınarlı köyüne ulaştıktan sonra buradaki kahvehanede çaylarımızı içiyoruz. biliyoruz ki bundan sonraki köylerde açık bir kahvehane bulma şansımız pek yok.. 
BU da kahvecinin gözünden "Biz"
 Çaylarımızı içtikten sonra yeniden koyuluyoruz yola..
 Çınarlı köyünden Kızılcaören Denizgöründü yoluna giderken yolun sağ tarafında kalan ve ağaçlarla güzel bir uyum içerisinde usulca akan çeşmenin hemen yan tarafından köy mezarlığının yanından rüzgar güllerine doğru ilerliyoruz.. Rüzgar güllerine doğru ilerlerken arkamızda bıraktığımız Çanakkale Manzarası görülmeye değer..
 Yol kenarında badem ağaçlarını ve bakla tarlasını görünce kısa bir tadım molası veriyoruz ama çağlaların zamanı geçmeye yüz tutmuş. Çağlalar neredeyse badem olacak kadar kartlaşmışlar..
 Yukarı doğru tırmanırken pınarın hemen alt tarafında yol ikiye ayrılıyor. bu ayrımda sağa doğru yol almak gerekiyor boğaza en yakın rüzgar gülünün yanına varabilmek için.
Burada borudan akmakta olan su aşağıda çeşmedeki sudan daha güzel ve serin. manzarasıysa anlatımsız..
 Suyuımuzu içtikten sonra yeniden tırmanmaya devam ediyoruz. ancak buradaki parkur daha öncekilerden daha dik ve bozuk..
 beni çeken yok. ben de kendimin fotoğrafını çekeyim diyerek çeviriyorum makineyi kendime.
 Yukarılara doğru ilerledikçe Çanakkale manzarası daha güzelleşiyor.
 Boğazın girişini bir de buradan görmek lazım..
Boğaza en yakın ve hakim noktadaki fotoğraf çekimlerimizi tamamladıktan sonra rüzgar güllerine ulaşıyoruz.
 Bu noktadan hem Çanakkale'yi hem de Boğazın girişini ayrı ayrı görmek mümkün. sadece Kepez tepenin altında kaldığı için Kepez'i tam olarak görmek mümkün olmuyor. ancak yoldan ayrılıp yürüyerek tepenin en ucuna gidince Nara Burnu açıklarına kadar tüm boğazı görmek mümkün.
 Fotoğraf çekimlerini tamamladıktan sonra tam yola koyulacakken Ahmet abi bisikletinin ön lastiğinin patlak olduğunu fark ediyor. Yanımızda yedek lastik bulunduğu için ön lastiği değiştirip şişirmemiz pek de zaman almıyor.
 Lastik değişimini yaptıktan sonra yeniden düşüyoruz yola.. Yolumuz Çanakalan köyüne kadar rüzgar güllerinin yanından devam ediyor.
 Rüzgar güllerinden elde edilen elektriğin toplanıp sisteme aktarıldığı ana trafo merkezi. burada üç tane köpek var. Buradan geçecek olanların mutlaka dikkat etmeleri gereken bir ayrıntı. biz geçerken bağlılardı. bağlıyken gösterdikleri tepkileri düşününce bağlı olmadıklarını hayal bile etmek gelmiyor insanın içinden.
 Rüzgar güllerine bakımını iki büyük vinç aracılığıyla yapıldığını da görmüş ve öğrenmiş olduk.
 Sonunda rüzgar güllerinin yanında geçip Çanakalan köyüne ulaşıyoruz. Yolumuz daha uzun Çanakalan köyüne daha önce girdiğimiz için bu turda girmeye gerek duymuyor, köy merkezini transit geçiyoruz.
Çanakkale-Denizgöründü yolu üzerindeki Çanakalan köyü sapağı ve bekleme kulübesi. Rüzgar güllerine karşı, tüm yollara hakim bir noktada..
 Çanakalan'dan Denizgöründü'ye doğru giden yol ağaçların arasından ilerliyor. zemin bu bölümde iyi olmakla birlikte tırmanışlar da uzun soluklu değil. zaten zirvede dolaştığımız çin küçük çaplı inişi çıkışlar yaşıyoruz yol boyunca.. Denzigöründü köyüne girmeden önce yolun sağ tarafında bir piknik alanı var ve bu alan içerisinde Arap Dede.. yatır mı, sunak mı bilmiyoruz ancak ağacın dibinde bir çok topraktan yapılmış şamdan ve içlerinde bazısı yakılmış bazısı yakılmamış mumlar var. ağaca bağlanmış bir iki yemeni...
 Her ne kadar köyün adı Denizgöründü olsa da köyden denizi görmek mümkün değil. Denizgöründüden Çanakkale'ye doğru inişte kalan piknik alanı ve Arap Dede'nin oradan görünüyor deniz ilk olarak. Belki de Arap Dede bu nedenle buradadır. Kim bilir?
 Sonunda Denizgöründü köyündeyiz.
 Köyde gündüz saatlerinde kahvehane açık değil. tarlaya gitmeyip köyde kalanlar hem kahvehane hem de bakkal olarak çalışan yerde oturup muhabbet ediyorlar. ve biz de katılıyoruz muhabbete.
 Çay bulamayınca Mecburen(!) birer tane bira alıyoruz ilerideki piknik alanında içmek için.. Çay vardı da biz mi içmedik..
 Bu cami önemli. tamamı Alevilerden oluşan köye bir kaç yıl önce yapılan ve açılışı dönemin Diyanet İşleri Başkanı tarafından yapılan bir cami. Camiye giden bir iki kişi olsa da köylülerin imamı sevdikleri ve benimsedikleri anlatımlarından belli oluyor.
 Denizgöründü'yü arkada bırakıp Salihler'e doğru ilerlerken yolun sol tarafında Denizgöründü'ye bağlı Gürecik Mahallesi var. Ana yola göre biraz aşağıda kalan köyde 6-7 hanede yaşamın sürdüğünü öğreniyoruz köylülerden. köydeki çoğu ev eski ve yıkık vaziyette.
 Gürecik'e uğradıktan sonra Salihlker'e doğru devam ediyor yolumuz. Manzara güzel ve yol boş olunca self-portrait denemelerinin zamanıdır.
 Salihler'e varmadan yolun solunda karşılıyor Salihler Barajı bizi.
 Barajın hemen yanındaki bu yol ayrımından yukarı (sağa) doğru gidince Kayışlar-Ovacık-Civler-Akçapınar üzerinden İzmir yoluna çıkılabiliyor. ancak bu yolun büyük bir kısmının toprak olduğunu da hesaba katmak gerek. ve hava şartlarına göre bozuk olabileceğini de.
 Barajın kenarı sağlı sollu piknik alanı..
 Biz gölet kenarındaki piknik alanlarının yerine biraz daha ileride dere kenarında piknik yapmayı tercih ediyoruz..
 Piknik ve dinlenme arasından sonra yeniden düşüyoruz yola. bu sefer ilk hedefimiz Salihler köyüne ulaşmak. ve bir kaç kısa tırmanışın ardından ulaşıyoruz Salihler köyüne. köyün girişinde bizi "Kara"kaçan bekliyor.
 Salihler köyünde de yaşam neredeyse durmuş gibi. köyde durmadan ilerliyoruz. tabi ki yol küçük çaplı da olsa tırmanışlarla dolu. Eski Bayramiç yolundan asfalt boyunca ilerliyoruz..
 Sağ tarafımızda Kaz Dağları tüm heybetiyle kendisini belli etmeye başlıyor.
 Yol kenarında kesim yapılmış ve odunlar istiflenmiş..
 Bayramiç'e giden yolun tam en yüksek noktaya ulaştığı yerde sola doğru ayrılıyor Karapınar ve Çömlekler köy yolu. Yol toprak, asfalt yok ve yolun her iki yanı da kesim alanı olarak belirlenmiş ve kesilmiş.. yol boyunca istiflenmiş odunlar çarpıyor gözümüze.
 Karapınar yolu sapağında yolun zirve yaptığı noktadayız.. hemen köy mezarlığının yan tarafı..
 Ve Karapınar köyündeyiz. Köyde 4-5 hane ya var ya yok.. genel geçim kaynağı küçük baş hayvan besiciliği.. köye elektrik gelmiş :)
 Karapınar köyünden çıkıp köy mezarlığının bulunduğu tepenin diğer yanındaki çömlekler köyüne uğruyoruz bu sefer. bu köy de 4-5 haneden oluşuyor ve besicilikle geçimini sağlıyor.
 Çömlekler köyünden Çiftlikdere köyüne dağ yollarından ve yangın şeritlerinden ilerliyoruz. "MTB'ye şehirde değil dağda binilir" sözünü kanıtlarcasına güzel ve zaman zaman zorlu bir parkur geçiyoruz. zaman zaman inekler, keçiler ve çoban köpekleri tarafından kesilse de yolumuz, sıkıntı yaşamadan ilerliyoruz. ilerleyen mesafelerde sadece bir kavşakta ikilemde kaldık. her ikisinin de aynı yolun farklı noktalarına ulaştığını GPS'ten tespit edip yolumuza devam ettik.
 Çiftlikdere'ye dağ yolundan inerken köyün üst kısmındaki piknik alanında kısa bir mola veriyor buradaki çeşmeden mataralarımızı dolduruyoruz.
 Çiftlikdere'nin üst kısmındaki piknik alanından alt kısmındaki şelaleye iniyoruz.
 Şelalede de fotoğraf çekildikten sonra Çanakkale-Çan karayolu üzerinden dönüşe geçiyoruz. dönüş saatlerimizde gölge boyu iyice uzamıştı ve bu görüntü kaçmazdı.
Bu güzergahtan gerçekleştirdiğimiz tüm dönüşlerimizde olduğu gibi yine aynı kahvede çayımızı içiyoruz. havanın kararmaya başlaması nedeniyle çay molasını daha fazla uzatmayıp Çanakkale'ye doğru yola koyuluyoruz.  
Toplamda 77-78 km yol, bir lastik patlaması, sıfır kaza, bol adrenalin, bol manzara ve sonsuz mutluluk. Güzel bir turdu. Sonraki turlarda görüşmek dileğiyle.