30 Mayıs 2014 Cuma

Denizgöründü-Deprem Turu

Tarih: 24.05.2014
Mesafe: 50 km
Yol Arkadaşları: Mehmet KAZANCI, Ahmet TOKGÖZ, Ayşen AKGÜN, Burhan ULU, Cumali ÖZLER, Erhan AÇAR, Tuğba AÇAR, Fettah UYANIK, Oğuzhan ÇAKIR, Yakup GÜNCÜM, Ali HAVZAN, Coşkun ÇAĞLAN


     

Route 2,614,719 - powered by www.bikemap.net

     Mayıs ayının ilk haftasındaki 4. Atikhisar Kır Şenliği ve kamp etkinliğimizden bu yana grupça birlikte pedallama imkanı bulamamıştık. Tabi ki bu bisiklete binmediğimiz, bisikletten uzak kaldığımız  anlamına da gelmiyor. Fettah Bozcaada Yarı Maratonuna koşucu olarak katıldı, Ayşen'le birlikte Bozcaada'ya pedallayarak gidip döndüler. Tuğba, Erhan ve Burhan "İzmir Pedallarımın  Altında" bisiklet festivaline katılmak için Çanakkale'den İzmir'e kadar pedallayarak gittiler, Bisikletle Çanakkale'yi İzmir'in sokaklarına taşıdılar. Bunların yanında bazen hava koşullarının elvermemesi, bazen de takvim tutmazlığı nedeniyle birlikte pedallayamadık. Birlikte pedallayamamış olsak da sürekli iletişim halindeydik arkadaşlarla ve bu süreçte 4. e-dergimiz ve Çok Geç Olmadan serisinin ikinci ürünü olan "Obaköy"ü yayınladık. Bugüne kadar okuyamamış olan arkadaşlar  http://issuu.com/mehmetkazanci/docs/obak__y adresinden ulaşabilirler Obaköy'e özel sayımıza. 
     Artık herkes Çanakkale'de ve koşullarımız birlikte pedallamak için uygun olduğuna göre kaldığımız yerden devam edebiliriz turlarımıza. Şehir dışında olan Hüseyin abi, Sertaç, Kerem ve işlerinin yoğunluğu nedeniyle bir süredir bizimle olamayan Ahmet dışında tam kadro hazırız tur için. Bu Hafta ilk kez Ali HAVZAN ve Coşkun ÇAĞLAN da bizimle pedallayacak. Öğle yemeklerimizin değişilmezi olan Sucuk menüde olunca toplu alışveriş yapmak için kipa önü buluşma noktalarımızdan biri. Yolda çoğala çoğala Kipa'ya geldik, Ayşen, Fettah ve Coşkun'la Çınarlı köyünde buluşacağız. Yola koyulmadan önce Kipa'dan alışveriş yapıyoruz.
      Alışverişi tamamladıktan sonra koyuluyoruz yola ve hedefimiz Çınarlı köyü. Ayşen,  Fettah ve Coşkun bizden önce geçmişler bu yoldan. Ve geçtiklerini de fotoğrafla belgelemişler. Kamyon kasasında, arabaya tutunarak vb gelmedik der gibi Çınarlı öncesinde çektikleri tek fotoğraf karesi de bu...
      Onlardan sonra olsa da biz de geçiyoruz aynı yollardan..
      Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından dağıtılan Scott'lar. Beşiktaş'ta sakat, bizde Scott çok :)
     Bizden önce Çınarlı köyüne gelerek kahvehaneye yerleşen arkadaşlar buluşuyoruz sonunda. Günün ilk çayları  Çınarlı köyünde.
     Köy kahvesinin bahçesinde bulunan kamelyaya yuva yapmış kırlangıçlar. Kırlangıç sesleri eşliğinde yudumluyoruz çaylarımızı.
     Çaylarımızı içip düşüyoruz yola. Pervanelere paralel olarak uzanan ve Çınarlı köyünden Denizgöründü yoluna uzanan toprak yoldan ilerleyeceğiz. Ama köyün hemen çıkışında bulunan ve bu güzergaha yaptığımız tüm turlarda mataralarımızı doldurduğumuz çeşmeden mataralarımızı dolduruyoruz yeniden.
Pervanelere paralel bir şekilde uzanan toprak yolda ilerliyoruz.
      Erhan'ın bisikletinden öyle bir ses geliyor ki dönüp bakmamak elde değil. Ve hemen anlıyoruz ki Erhan'ın bisikletini zinciri kırılmış. Bu BİİİİİİİRRRR!
        İş başa düştü yine. Kırılan zincire el atmak lazım. Daha önce de Radar Tepesine çıkarken  kırmıştı Erhan zincirini ve o zaman da el atmıştım zincire bu ikinci değişim oluyor...










      Erhan'ın kırılan zincirini tamir edip yeniden koyuluyoruz yola. Her ihtimale karşı Erhan'ı yalnız bırakmıyor, Erhan, Burhan ve ben birlikte pedallıyoruz. Ve biraz önce duyduğumuz ses yine geliyor kulaklarımıza. Dönüp baktığımızda yine yanı manzara. Erhan'ın zinciri yerde uzanıyor boylu boyunca  Bu da İKİİİİİİİİİİ! Grup önden ilerlediği ve fotoğraf makineleri de Ayşen ve Tuğba da olduğu için bu ana ilişkin fotoğrafımız yok, ama bisiklet tarihine önemli bir katkımız var.. Zinciri ikinci kez ekledikten sonra yanımızda zincir yapının olmadığını fark ediyoruz. Toprak içinde sürüklenen ve tozlanan zincirin daha akışkan bir hal alması için sabah Kipa'dan aldığı Nivea Güneş Kremini sıkıyor Burhan zincire. Ve tabi ki ses kesiliyor, zincir daha sağlıklı işliyor ve en önemlisi de 50 faktör koruyucu sayesinde güneşin zararlı ışınlarına karşı korunmuş oluyor.
     Zinciri tamir edip yola koyuluyoruz ve bir kaç yüz metre sonra Denizgöründü yoluna çıkıyoruz. Asfalt yol üzerinde Çanakalan köyüne doğru ilerlerken Cumali bizi karşılayıp deprem olduğu haberini veriyor. Burhan, Erhan ve ben bisiklet üzerinde olduğumuz için sarsıntıyı hissetmedik ancak Çanakalan köyü sapağında bizi beklemekte olan arkadaşlar, dağın tepesinde bile ciddi bir şekilde hissetmişler depremi. Yüz ifadelerinden ve anlatımlarından net bir şekilde anlaşılıyordu depremin büyüklüğü. ve tabi ki herkes telefonlara sarıldı, Çanakkale'de kalan yakınlarına ulaşmak için ama ne mümkün. Telefon hatları kilitlenmiş durumda ve kimseye ulaşılamıyor.
       Bulunduğumuz noktada kullanabileceğimiz herhangi bir iletişim aracının bulunmaması ve depremin boyutunun tam da farkında olmamamız nedeniyle Denizgöründü köyüne doğru pedallamaya devam ediyoruz ancak bisiklet üstünde herkesin elinde telefon ve herkes Çanakkale'dekilerle iletişim kurma çabası içerisinde..
     Depremin boyutunu ve yarattığı etkiyi Denizgöründü köyünün kahvesindeki Tvden öğreniyoruz. Tüm TV kanalları Çanakkale'den canlı yayında. 6,5 şiddetindeki depremin Gökçeada açıkları olduğu, adada bazı evlerin yıkıldığı, hasar gördüğü, panikle kendisini camdan, balkondan atan yaralıların bulunduğu, Çanakkale'de herkesin sokaklarda olduğu ve tam bir panik halinin şehre hakim olduğu yönünde haberler yer alıyor TVlerde. Haberler böyle olunca eve ulaşma isteği daha da artıyor içimizde. Köyün bakkalının sabit telefonunu kullanıp uzun uğraşılar sonunda ulaşıyoruz Çanakkale'de kalan aile fertlerine. Can kaybının bulunmaması sevindirse de şehirdeki bu panik havası içerisinde tura devam etmenin mümkün olmadığı ve eve dönmenin en mantıklı yol olacağına karar veriyoruz.
     Çanakkale'ye döneceğiz ama Burhan'ın arka lastiğinin patlak olduğunu fark ediyoruz. Burhan çantasından çıkardığı t-shirtünü yere serip bisikletin selesini t-shirt üzerine yerleştirip bu şekilde değiştiriyor lastiği. Düzenlilik bu olsa gerek, ya da bisikleti üzerine titremek..
     Çanakkale'ye doğru düşüyoruz yola. İyi haberler almak  bizi rahatlatsa da aklımız Çanakkale'de bıraktıklarımızda. 
      Her köyüne gidip, her yolunu pedalladık ve her anını doyasıya yaşadık Çanakkale'nin. Ama bu seferki başka; bisiklet üstünde yakalandık depreme. Can ve mal kaybının bulunmaması sevindirici olsa da depreme kapalı mekanda yakalananların yaşadıkları korku ve tedirginliği görmek bile korkutucuydu. Umarız bundan sonra benzer anlar yaşamayız.
       Başka turlarda görüşmek dileğiyle bizi izlemeye devam edin.