30 Aralık 2014 Salı

Saraycık-Ulupınar-Çınarlı Turu

Tarih:27.12.2014
Mesafe: 40 km
Yol Arkadaşları: Mehmet KAZANCI, Ayşen AKGÜN, Erhan ACAR, Fettah UYANIK, Sertaç KASAPLAR, Tuğba AÇAR ve misafirlerimiz Alpay ŞAHİN, Metin Hasan TEKTAŞ, Nail TETİK ve Özgür TUTAM

Route 2,872,516 - powered by www.bikemap.net

Bu hafta İstanbul'dan misafirlerimiz var... Alpay ŞAHİN, Nail TETİK, Metin Hasan TEKTAŞ ve Özgür TUTAM. İstanbul'da yaşayan ancak fırsat buldukça değişik coğrafyalarda pedallamaktan zevk alan dört bisiklet tutkunu. Çanakkale ve Bozcaada dolaylarında pedallamak için bu hafta sonu bizimle birlikteler. Bir gün öncesinden gelip otele yerleşen arkadaşları Erhan ve Tuğba kaldıkları otelden alarak birlikte geliyorlar buluşma noktamız olan 116 kavşağına.Kavşaktaki buluşma noktamız olan cafede günün ilk çaylarını yudumlarken tamamlıyoruz tanışma faslını. Arkadaşlar İstanbul'dan geldiklerine göre onlara özel bir parkur hazırlamak gerek bu hafta diye düşünüp hazırladık bu haftaki rotayı. İstanbul'da bulamayacakları, Çanakkale'ye özel, her hatırladıklarında gülümseyerek anlatacakları ve hiç unutmayacakları.. İstanbul'da bulamayacakları bir özellik herhalde şehrin merkezinden başlayan toprak yollar ve MTB parkurları olur diye düşünüp bu haftaki rotayı Sarıçay kenarında başlatıyoruz. Hedefimiz Sarıçay kenarınca pedallayıp Saraycık köyüne varmadan ara yollardan Ulupınar'a giden yola çıkmak. Buluşma noktamızda toplu bir fotoğraf çektikten sonra başlıyoruz turumuza.
Truva caddesi üzerindeki köprüyü geçip Sarıçay'a paralel olarak pedallamaya devam ediyoruz. Havaalanı ihata duvarını sağ tarafımıza Sarıçay'ı sol tarafımıza alıp toprak yol üzerinde ilerliyoruz. Yolun çamur olmaması için kırık deniz kabuklarının yola serildiğini, özellikle de çevre yolunun altından  geçtikten sonraki bölümde yoğun olarak deniz kabuklarının yola döküldüğünü görüyoruz. Kabukların  yoğun olduğu bölümlerde bisiklet üzerinde ilerlemek mümkün olmayınca bisikletten inmek zorunda kalıyoruz.
 Deniz kabuklarının yoğun olduğu bölümden kurtulduktan sonra Saraycık asfaltına doğru ilerliyoruz.
Çevre yolundan Saraycık köyüne giden asfalt yola ulaştığımızda  kısa bir mola verip çıkacağımız tepe, geçeceğimiz yollar ve sonrasında gideceğimiz yerler, kısacası bugünkü rota hakkında bilgi veriyorum.Kısa bir dinlenmenin ardından meyve bahçelerinin arasından yukarıya doğru uzanan toprak yolda ilerlemeye başlıyoruz. Yolun daha ilk metrelerinde karşımıza çıkan çamur yolun geri kalan kısmı konusunda da bize bilgi veriyormuş aslında ama anlamamız biraz zaman alacak.
Gece boyu yağan yağmur nedeniyle iyice yumuşayan toprak yol üstünde ilerlemek mümkün olmayınca tarlaların içinden ilerlemeyi deniyoruz ama iyice yumuşayan toprak bu ilerleyişe de izin vermiyor. 
Yukarılara doğru çıktıkça çamur ve bisikleti taşıma oranımızla birlikte arkamızda uzanan Çanakkale manzarasının güzelliği de artıyor. Tabi dönüp bakabilene...
Fettah'ın yüzündeki ifade ve lastiklerin durumu. Saraycık yolundan buraya kadar olan parkurun ve yaşadıklarımızın özeti. Sözel olarak anlatmaya çalışmanın gereği yok, her şey ortada.
Her çamurlu parkurun sonunda mutlaka bir düzlük vardır. Daha önce defalarca sınadığımız bu gerçek bu turda da kanıtlıyor kendisini ve uzun çamurlu bir tırmanışın sonunda yol ayrımında bulunan çeşme başına ulaşıyoruz.
Çeşme başında çamurlarımızdan az da olsa arınıp devam ediyoruz yola. Yolumuzun bundan sonraki kısmı çamurlu olmasa da tamamen toprak ve Ulupınar köyüne ulaşıncaya kadar tırmanış devam edecek. Çeşmeden sonra Ulupınar yoluna çıkıncaya kadar tepenin eteklerindeki taşlı yoldan ilerliyoruz ve taşlar zaman zaman zorluyor bizi. Ama çamurun zorlayıcılığının yanında bu pek de önemli değil..
Saraycık ve Ulupınar arasındaki yola ulaşıyoruz sonunda.. Zemin toprak ancak çamur olmaması için yer yer çakıllarla güçlendirilmiş...
Ve sonunda Ulupınar köyündeyiz.
Ulupınar köyünün içinde soluklanıyoruz biraz. Bisikletin çamurlarını köyün çeşmesinin önündeki yalakta temizlemeye çalışan arkadaşlar, köy meydanına bakan evde oturan yaşlı teyzenin azarına hedef oluyor.  Her ne kadar ilk başta huysuz ve yaşlı kadının serzenişi gibi gelse de köyün hayvanlarının bu yalaktan su içtiklerini ve bisikletleri yıkarken oluşan çamurun çökelmesinin zaman alacağını düşününce hiç de haksızmış gibi görünmemeye başlıyor teyze.. İkazını dikkate alıp bisikletleri çeşme önündeki yalaktan çıkarıp yola devam ediyoruz. Ulupınar'ın Yağcılar köyü yönündeki çıkışındaki tepe noktada durup yolun bundan sonraki kısmı konusunda konuşuyoruz. Kısa bir süre sonra karşımıza çıkacak çeşmenin karşısındaki toprak yoldan sola doğru ilerleyeceğimiz ve dikkatli inmemiz konusunda uyarıda bulunmamıza karşın  grubun büyük bir kısmı yokuş aşağı bisikletleri salıverdiklerinden yol sapağını kaçırıyorlar. Ayşen önden gidip sapağı kaçırınca yolu bilmeyen arkadaşların da onu takip etmeleri kaçınılmaz oluyor. Arkadan ıslıklar, bağırışlar  kar etmiyor, telefonla ulaştığımızda ise grubun Yağcılar köyü girişinde olduğunu öğreniyoruz. Yağcılar köyünden geriye tamamen tırmanıştan oluşan yolu yeniden kat etmelerini beklemek insafsızlık olur deyip yukarıdaki sapakta kalanlarımız Yağcılar girişinde bekleyenlerin yanına iniyoruz. Tabi doğal olarak tura çıkmadan önce düşündüğümüz ve arkadaşlarla konuştuğumuz ve doğrudan Aşağıokçular köyüne inen toprak parkuru kaçırmış oluyoruz. Neyse Çanakkale'de orman yolu, bizde rota çok.. Anında değiştiriyoruz rotamızı Çınarlı köyüne doğru. Kızılcaören köyü sapağına kadar Denizgöründü yolu üzerinden ilerleyip Kızılcaören sapağının karşısındaki toprak yoldan ilerliyoruz Çınarlı'ya doğru. Daha ilk metrelerde başlıyor çamur. Ama bu parkurun büyük bir kısmı iniş ya da düz olduğu için bisiklet üzerinde ilerlemek mümkün oluyor.. 
Yine çamurla boğuşa boğuşa Çınarlı-Denizgöründü yolu arasında pervanelere paralel olarak toprak yola ulaşıyoruz. Pervaneleri ve yemyeşil uzanan tarlaları fon olarak kullanıp fotoğraf çekildikten sonra Çınarlı köy kahvesine doğru hızla ilerliyoruz. Çünkü hepimiz üşümeye başladık ve çay içmeyi özledik. Herkesin aklında sıcacık çay..
Çınarlı köy kahvesinde her zamanki gibi sıcacık ve samimi bir şekilde güler yüzle karşılanıyoruz. Sık sık bu köye ve kahveye geldiğimiz için köylüler ve kahveci aşinalar artık bize, hatta karşılıklı espriler bile dönmeye başladı aramızda. Genelde sabah saatlerinde günün ilk çaylarını içmek için uğradığımız kahvede bu hafta turun son çayını içiyoruz. Sıcacık çay ve sıcacık bir sohbetle turun ve günün değerlendirmesini gerçekleştiriyoruz...İstanbul'dan gelen arkadaşların bir gün sonra gitmeyi planladıkları Bozcaada ve çevresi hakkında da konuşup önerilerde bulunuyoruz. Saatler ilerliyor ve dönüşte bisikletlerimizi de yıkatmamız gerektiği için turun bundan sonraki kısmını çamurlu patikalardan değil de asfalt üstünden gerçekleştirmeye karar veriyoruz. Çınarlı köyünden Dardanos'a doğru ilerleyip Orman helikopter pistinin yanından Kepez yoluna sapıp asfalt üzerinden önce Kepez'e sonra da Çanakkale'ye doğru ilerliyoruz ve tur eski Tansaş Kavşağındaki Total Akaryakıt İstasyonunun yıkamacısında sonlanıyor.

İstanbul'dan gelerek bizimle turlayan Alpay ŞAHİN, Nail TETİK, Metin Hasan TEKTAŞ ve Özgür TUTAM'a yeniden teşekkürler. Umarız beğenmişlerdir parkuru. Her ne kadar ilk kilometrelerde çamurla boğuşmaktan bisiklete binemeseler de sonraki kilometrelerde inişiyle çıkışıyla, asfaltıyla toprağıyla telafi etmeye çalıştık bu eksikliği, umarız hoşlarına gitmiştir. Biz alıştık zaten çamura, bir önceki hafta da, ondan önceki ve ondan da önceki haftalarda çamurun içindeydik ve grup olarak çamuru yadırgamaz hale geldik. Yaşamın ve turun bir parçası artık çamur bizim için. Her turda dediğimiz gibi içindeyken çekilmez bir hal alıp üzse de çamur bizi akşam bilgisayar başında fotoğraflara bakarken o yorgunluktan eser kalmıyor...

Ve 2014 yılının son turunu misafirlerimizle birlikte tamamladık. 2014 güzel bir yıldı, 2015'in daha da güzel olması dileğiyle. Bizi İzlemeye Devam Edin!...