26 Şubat 2014 Çarşamba

Dağ Yollarından Kemerdere

Tarih: 22.02.2014
Mesafe: 80 km
Yol Arkadaşları, Mehmet KAZANCI, Hüseyin SUDA, Ayşen AKGÜN, Ahmet DİKYAR, Ahmet TOKGÖZ, Burhan ULU, Fettah UYANIK, Kerem İDİKUT


Yine bir Cumartesi ve yine biz yollardayız. Bir önceki hafta tay tay turu diye Fettah, Kerem ve Burhan'ı peşine takıp canlarını çıkarıncaya kadar pedal bastırdığı için bu haftaki uzun tura kimler katılacak merak içindeydik açıkçası. Erhan ve  Tuğba şehir dışında oldukları için, Cumali de iyice iyileşen burnunu riske atmak istemediği için aramızda değiller bu hafta ama İstanbul'dan nihayet Çanakkale'ye gelebilen Hüseyin abi bizlerle bu hafta sonu. Büyük bir düşünür, bisiklet bilgini, bir bisiklet markasının kıdemli toplayıcısı, ulu bir kişinin dediği gibi "Türkiye'de bisiklete gönül veren herkesin her haftasonu yaptığı rutin turlardan birini" gerçekleştirmek üzere 116 Jandarma Kavşağında buluşuyoruz. Şehrin doğu yakasında ikamet edenlerimiz ve  gece vardiyasından çıkarak  ayağının tozuyla tura katılan Burhan buluşup Barbaros Mahallesine oradan da Kepez'e doğru ilerliyoruz.
Daha ilk metrelerde Ahmet'in bisikletinin ön lastiği patlıyor. Yolda cam yok, çivi yok derken iç lastiğin sibop kenarından eridiğini fark ediyoruz.  Ahmet çantasını açınca yedek lastikleri çantaya koymadığını fark ediyor, henüz şehir içinden ayrılmadığımız için nolur nolmaz diye Ahmet yedek lastik almaya giderken biz de Ayşen'in yedek lastiğini kullanarak lastiği değiştiriyoruz. Fotoğraflarda Ahmet'in olmamasının sebebi budur , hem lastiği patlatıp hem de işten kaçma olayı değil..
Lastiği değiştirince Barbaros Mahallesine doğru ilerlemeye başlıyoruz
Ahmet abiyle Tansaş Kavşağında, Fettah ve Kerem ile Kipa önündeki Piri Reis çeşmesinde buluşup İzmir yolu üzerinde ilerliyoruz. Hedefimiz Çınarlı köyü ancak lastik havalarını bir gözden geçirmek lazım..
Çanakkale-İzmir yolundan ilerleyip Çınarlı yoluna sapınca gökyüzünün mavisi ve otların yeşiline çiçek açan ağaçların beyaz ve pembesi eşlik ediyor bu yolda. Çınarlı'ya bahar gelmiş.
Daha önce cephanelik olarak kullanılıp şimdi terk edilen askeri alanı fon olarak kullanıyoruz birbirinin aynısı (!) pozlardan kurtulabilmek için. 
S-Works Ağacı, bu sene ne bisiklet yapmış ama.. Maşalarda hafif bir olmamışlık, hamlık hali olsa da geneli kızarmış, kullanılabilir durumda yani..
 Askeri alan önündeki çekimlerden sonra Çınarlı köyüne doğru ilerlemeye devam ediyoruz.
 Çiçek ağmış rengarenk ağaçlar arasında pedallaya pedallaya ulaşıyoruz Çınarlı köyüne.

Köy konağı ve köy kahversinin hemen yanı başında bulunan ve yıkılmaya başladığı için çevresi telle çevrilen tarihi taş camiinin ahşap işleme tavanın demir kapı parmaklıklarını ardından görünümü
Günün ilk çayı Çınarlı köyünde ve Ayşen'in evde hazırlayıp getirdiği börekler. Bizce oldukça lezzetli olan böreklere ilişkin en çarpıcı yorumlar Fettah'tan geldi. Lezzetli, görünümü Ayşen'den güzel ama tepsisi küçük... Grupça karar aldık Ayşen'e daha büyük bir  tepsi alacağız bundan sonraki turlarda daha fazla börek getirebilsin diye.. Eline Sağlık Ayşen oldukça iyiydi börekler.
Köyün şimdiki Muhtarı ve gelecek dönem için de muhtar adayı  beyefendi ziyaret ediyor bizi. Lafın gelişi değil gerçekten beyefendiydi ve her halinden belli oluyordu bu durum.
 Muhtar adayına başarılar dileyip çaylarımızı içtikten sonra yeniden düşüyoruz yola köyün hemen çıkışında mezarlığın karşısında bulunan çeşme başında da değişik çekimler yapmaya çabalıyoruz.
 Çekimlerden sonra pervanelere doğru tırmanmaya başlıyoruz.
Bugün hava açık olmasına karşın sis var. Açık havada Güzelyalı, boğazın girişi, Gökçeada ve Semadirek adalarını açık ve net bir şekilde görebildiğimiz bu noktada bugün pek bir şey göremiyoruz. Manzara yoksa fotoğraf yok demiyoruz ve bizden iyi manzara mı olur diye basıyoruz deklanşöre..
Fotoğraf çekiminden sonra yıllar önceki büyük yangında yanan ve hala ağaçsız bir şekilde duran ve boğaza paralel olarak uzanan tepenin üzerinde pedallamaya devam ediyoruz. Çınarlı köyünden Erenköy'e doğru anayola paralel olarak dağ yollarından ilerliyoruz. Nasılsa Hüseyin abinin GARMIN'i var, kaybolmayız dedik, dediğimizle kaldık.
Erenköy'ün (İntepe) arka tarafındaki gölete ulaşıyoruz sonunda. Pervanelerin bulunduğu tepeden bu raya kadar neredeyse tamamen inişlerden oluşan parkurun zemini de, doğal çevresi de etkileyiciydi. Güzel bir tırmanışın sonunda güzel bir iniş gerçekleştirdik. Barajın yanından Dümrek'e doğru devam ediyoruz. Bu güzergahta da kısa bir tırmanışın ardından uzun bir iniş gerçekleştiriyoruz Dümrek köyüne doğru.
Gün geçmiyor ki turda biri düşmesin :) bu haftaki düşüşü ordan oraya hoplayıp zıplayan Burhan gerçekleştiriyor. Kırık çıkık olmayınca bu düşüş Cumali'nin düşüşünün gölgesinde kalıyor ama böylelikle Burhan sırasını savmış oluyor. Aşağıya doğru inişte tam dönerken arka tekerleğin çakıldan kayması neden oluyor Burhan'ın düşmesine ancak kendisinde ve bisikletinde herhangi bir sorun yaşanmaması sevindiriyor.
Burhan kendisini toparladıktan sonra Dümrek'e doğru inmeye devam ediyoruz tamamen çam ağaçlarıyla çevrili toprak yoldan.
 Dümrek köyüne ulaşıyoruz  ve günün ikinci çayı Dümrek köyünde. Sıcak çay bulmuşken öğle yemeğimizi de burada yemeye karar veriyoruz. Ayşen'in kalan börekleri Dümrek'te tükeniyor.
 Dümrek'te karnımızı doyurup çaylarımızı içtikten sonra Dümrek ve Civler köyü arasındaki toprak yoldan ilerliyoruz.
 Fettah'ın işyeri :) İşyerine gelince Fettah yüksek gerilim hatları hakkında bilgi veriyor bize.
Civler köyüne varmadan önceki dörtyoldan sola doğru dönüp yangın şeridi üzerinden Kemerde'ye doğru ilerliyoruz. Bu kavşağı ve Civlere doğru giden yolu dönüşte kullanacağız, sağ tarafta kalan yol üzerinden Gökçalı köyüne gideceğiz. Ama öncelikle Kemerdere'ye ulaşmak lazım. üzerinde ilerlediğimiz yol doğrudan asfalta çıkacak olmasına karşın biz mümkün olduğunca daha fazla toprak yoldan ilerleyebilmek için yangın şeridi üzerinden Kemerdere yol ayrımına doğru iniyoruz. Yangın şeridinin bittiği yerdeyse turun en zevkli kısmını geçiyoruz. Tam bir off-road parkuru, oldukça zevkli.
Ve Kemerdere köyüne ulaşıyoruz. Halen 5 hanenin yaşamını devam ettirdiği köyde gördüğümüz yaşlı teyzelerle sohbet edip Truvalılar döneminde Kazdağlarından Truva şehrine su taşınan  kemerin olduğu dere yatağına iniyoruz.  Bundan sonrasında söz fotoğrafların 
Kemerdere'deki gezimizi tamamladıktan sonra asfalt yol üzerinden Civler köyüne iniyoruz.  bu asfalt yol bizi önce Akçapınar köyüne sonra da Çanakkale-İzmir yolundaki TİGEM'e ulaştıracak. Ancak biz bu yoldan gitmek yerine Civler köy merkezini geçtikten sonra sağ tarafa doğru uzanan toprak yola sapıyoruz ki bu yol Kemerdeye'ye giderken kullandığımız Dümrek-Civler yolu. Kemerdere'ye giderken geçmediğimiz yolları  pedallayıp  saha önce yangın şeridine saptığımız kavşağa ulaşıyoruz. Dörtyoldan oluşan kavşağın 3'ünü pedalladık geriye 1'i kaldı. BU yol üzerinden Gökçalı köyüne ulaşacağız. Tamamane toprak olan bu güzergahta pedallamak da diğer güzergahlar kadar zevkliydi ve sonunda Gökçalı köyüne ulaşıyoruz.
Gökçalı köyünden Çanakkale'ye dönüşümüz Çanakkale-İzmir yolu üzerinden gerçekleşiyor. 80 kilometrelik turun sonunda birlkte GS-BJK derbisini izliyoruz 4 BJK'li, 2 GS'li olarak. Sayısal üstünlüğümüz skorda da olsaydı keşke..  Neyse önümüzdeki maçlara ve turlara bakarız artık... farklı nedenlerle aramızda olamayan eşbaşganlarımızın bu güzergahta tur yapma hakları güvence altındadır... Bu güzergah yine geçilir ve yine ilk  defasındaki zevki verir.