27 Mayıs 2013 Pazartesi

Kemerdere Turu

Tarih: 26.05.2013
Mesafe: Yaklaşık 83 Km
Yol Arkadaşları:Mehmet KAZANCI, Yusuf ÜÇÜNCÜ ve Dijle Pınar ÖZKARADAŞ
Güzergah: Çanakkale-Dümrek-Kemerdere-Civler-Akçapınar-Akçeşme-Gökçalı-Çanakkale

Bike route 2061144 - powered by Bikemap.net
Dümrek-Kemerdere-Civler-Akçapınar-Akçeşme ve Gökçalı köylerini kapsayacak turumuza başlamak üzere Yusuf abiyle buluşup Pınar'ın evine doğru ilerliyoruz. Bu turda bize eşlik edecek olan Pınar daha önce de bizimle pedallamış, bir çok turda birlikte olmuştuk. yaklaşık 1 yıllık aranın ardından Pınar yine bizimle birlikte. Tura başlamadan önce  Yeni Kordonda kahvaltımızı yapıyoruz.
Kahvaltıdan sonra düşüyoruz yola. Çanakkale-İzmir yolu üzerinden ilerleyip İntepe (Erenköy) Rampasını tırmanacağız.
 Yola çıkmadan önce sıkıca giyinen Yusuf abi yol üstünde durup soyunmaya başlıyor.Hava sıcak, rüzgar aşırı derecede olmasa da tam karşımızdan geldiği için zaman zaman zorlayıcı olabiliyor.
 İntepe rampasında ilerledikçe manzara güzelleşmeye tüm boğaza hakim bir konum almaya başlıyor.
 İntepe rampasında kısa bir dinlenme molası verip boğazın girişinden Nara burnuna kadar tüm boğazı izleyip fotoğrafladıktan sonra yeniden yola koyuluyoruz. Gerek yapımı gerekse sonrasında sıkça tartışılan ve kış aylarındaki yağmurlarda kayma tehlikesi atlatan Viyadükten geçiyoruz.
 Viyadükten geçtikten sonra yolda Erenköy'ün alt kısmında yolda çizgi çalışması yapan işçilerle karşılaşıyoruz. Yol çizgilerinin çizilişini bisiklet üzerinde canlı canlı izlemiş olduk bu sayede.
 Sağ tarafta Kumkale yol ayrımı sol tarafta Yenimahalle
 Ve sonunda Dümrek yol ayrımına geliyoruz. Çanakkale İzmir yolundan ayrılıp Dümrek köy yoluna giriyoruz. yolun hemen girişinde sağ tarafta bir çiftlik var. bu çiftliğin bahçesindeki direğin üstüne yuva yapmış ve orada öylece bekleyen leylekler.. (uzaktan gerçek gibi görünseler de aslında değiller.. ben de sonradan fark ettim)
Dümrek köyünün girişinde yer alan piknik alanında toplanmış herkes.. köylüler ve dışarıdan gelenler. Dümrek köyü hayırında buluşmuşlar. Biz hayır alanından geçerken mevlüt okunmaya devam ediyordu ve henüz ikramlar başlamamıştı.. Daha gidecek çok köyümüz olduğu için hayrı beklememeye karar veriyoruz.
 Sonunda Dümrek köyüne ulaşıyoruz. Köy girmeden önce köyün girişindeki mezarlığın duvarına bitişik olan çeşmeden mataralarımızı dolduruyoruz.
 Köylüler hayır alanına her türlü ulaşım aracıyla gidiyorlar. Toplu taşıma aracı ise traktör
 Köy kahvesinin bahçesindeki Çınar ağacını hemen altında azalmaksızın gürül gürül akan buz gibi su.. bu çeşmedeki suyun yıl boyunca hiç kesilmediği ve sürekli aktığını öğreniyoruz kahveciden. Çay-soda-ayran molası....
 Ve gürül gürül akan bu çeşmede yeniliyoruz mataralarımızdaki suyu.
Dinlenip çaylarımızı içtikten sonra yeniden düşüyoruz yola. bundan sonraki yolumuz toprak ancak zemin gayet düzgün ve bisiklet kullanmak için uygun özellikler taşıyor. Hedefimiz Dümrek köyünden ara yoldan ilerleyip Civler köyüne ulaşmak.
Yola çıkmadan önce kahveciden yol tarifi alıyoruz ve o bize sürekli olarak sola gitmemiz gerektiğini söylüyor..  Kahvecinin sözüne inanarak ilk yol ayrımında sola sapıyoruz ve sonradan fark ediyoruz ki Civlere ulaşmak için hiçbir yere sapmamak gerek. bizim girdiğimiz yol bir müddet sonra yangın şeridi haline geliyor ancak yol korkulacak kadar bozuk değil. ormanın içinde eşsiz manzarada bisiklete binmenin tadı yolun bozukluğunu unutturuyor bir anda.
 Dağ yolundan ilerleyerek Kemerdere Ovacık arasında  asfalt yola ulaşıyoruz. Yolun hemen kenarındaki çeşme başında kısa bir mola verip mataralaraımız dolduruyoruz.
 Yol ayrımından Kemerdere sapağına kadar sürekli olarak iniş. pedal bile çevirmeden Kemerdere sapağına ulaşıyoruz.
Kemerdere'ye doğru ilerlerken önce Akçapınar göletini, ardada ise Ege Denizini ve Bozcaada'yı görmek mümkün..
Kemerdere neredeyse hayalet köye dönmüş durumda. Çanakkaleli bir otel işletmecisinin köydeki ev ve tarlaları teker teker satın aldığı, evlerini satmamakta direnen üç beş ailenin köyü terk etmemeleri nedeniyle köyün hayalet köy olmaktan kurtulduğu, buraya yapılacağı söylenen turistik tesislerin de bu nedenle hayata geçirilemediği köyde ikamet edenler tarafından anlatılıyor. onlar anlattıkça bizler ağzımız açık dinliyoruz. sermayenin gücüne yenik düşüp sonradan pişman olan köylülerin hikayelerini yanın inatla malını satmayıp gururla köyde yaşamaya devam eden köylülerin hikayelerini dinliyoruz.
Kemerdere'ye ismini veren su kemeri. Bu su kemerinin Truvalılar zamanında inşa edildiği Kaz Dağlarından Truva Şehrine su taşımak amacıyla yapıldığı, su yolunun tek sağlam kısmının burası olduğu söyleniyor. Kemerin ve altında şırıl şırıl akan dere ve oluşturduğu küçük gölü görünce neden Kemerde köyünün turizmciler tarafından bu kadar önemsendiğini ve köydeki tüm evleri satın almaya çalıştıklarını anlamak daha da kolaylaşıyor.
Kemerdere köyünü ve kemeri gezip köyde ikamet eden yaşlı teyzeyle muhabbet ettikten sonra dönüşe geçiyoruz. hedefimiz öncelikle Civler köyüne ulaşmak.
 Civler köyünün içinden geçtikten sonra Akçapınar köyüne doğru ilerliyoruz.
 Akçapınar köyünde yangın durumunda kullanabilmek amacıyla yangın vanası var yol kenarında
 Akçapınar köyünde de durmadan geçiyoruz ve köyün hemen çıkışında sol tarafta Akçeşme köyüne giden yol bulunuyor. Yolumuzu Akçeşme köyüne doğrultuyoruz. bu köy tamamen yamaçta kurulmuş bir köy ve uzaktan Bozcaada görünüyor.
 Akçeşme köyünün içinden geçip diğer yoldan Akçapınar'a doğru geriye dönüyoruz.
 Çanakkale İzmir karayoluna TİGEM çiftliğinin karşısından çıkıyoruz Karşımızda TİGEM eski adıyla Kumkale İnekhanesi
 Çanakkale'ye giden yol..
 Yeni yapılan ara yoldan Gökçalı'nın içlerine doğru ilerliyoruz. Aslında yol eski ancak ana yol üstünden verilen sönüşü yeni yapmışlar. sapağın ilk bir kaç metresi sıcak asfalt, gerisi normal asfalt.
İzmir yönünden gelirken gördüğünüz ilk Gökçalı tabelasından sağa saparsanız bu yoldan ilerlemek zorundasınız. Araçlar için Tevfikiye/Truva sapağından Gökçalı'nın içine girmek daha mantıklı bence.. en azından oradaki yol daha düzgün ve kısa.
 Gökçalı
 Gökçalı köyünün mezarlığında da sadece taştan yapılmış mezar başlıkları bulunuyor.
Gökçalı içinden çıkıp ana yola ulaşıyoruz yeniden . Karşımızdaki yol Tevfikiye köyüne, Truva Milli Parkına gidiyor.
 Pedallar Çanakkale'ye doğru çevriliyor. Hedef Çanakkale
Çanakkale'ye varmadan önce eşsiz boğaz manzarası eşliğinde Manzara Restaurant'ta Lahmacun ayran keyfi.. Açlık ve yorgunluğun üzerine nasıl da iyi geldi..Tabi ki, ardından da çay...
Manzara Restaurant'ta karımızı doyurduktan sonra Çanakkale'ye doğru yola çıkıyoruz. Ve önemli sayılabilecek herhangi bir problem  yaşamadan kazasız-belasız turumuzu tamamlıyoruz. Yaklaşık 83 kilometre pedal çevirip 6 köyü ziyaret ettiğimiz turumuzdan biz çok zevk aldık umarım sizler de okurken bizimle aynı zevki almışsınızdır. bir sonraki turda görüşmek dileğiyle.