20 Mayıs 2013 Pazartesi

Kirazlı ve Civar Köyleri Turu

Tarih: 18.05.2013
Mesafe: Yaklaşık 110 Km
Yol Arkadaşları:Mehmet KAZANCI ve Yusuf ÜÇÜNCÜ
Güzergah: Çanakkale-Dörtyol-Kurşunlu-Kayadere-Atikhisar-Serçeler-Ortaca-Kirazlıalan-Kirazlı-Balaban-Alanköy-Kovandağ-Dedeler-Kocalar-Karacalar

Bike route 2128302 - powered by Bikemap.net

Geçen hafta "Çocuğa Dokunmak" konulu panele  katılım nedeniyle Cumartesi turumuzu gerçekleştirememiştik. Bir parça da olsa geçen haftanın boş geçmesini  telafi etmek amacıyla bu haftaki turumuzu daha uzun tutup daha .ok köyü ziyaret etmeyi planlıyoruz. Hedefimiz Kirazlı civarındaki köyleri ziyaret etmek. Tur için sabah 09:00 civarında Özgürlük Parkında buluşup kahvaltı yapıyoruz Yusuf abiyle. Tur için güzel bir gün olacağı günün daha ilk saatlerinde belli oluyor..
Kahvaltı sonrasında düşüyoruz yola. Yolumuz uzun ve yolda bizi neyin beklediği meçhul. bu nedenle bir an önce düşüyoruz yola..
Çanakkale'den çıktıktan sonra Işıklar Dörtyol-Kurşunlu köyleri arasında uzanan ağaçlı yoldan ilerliyoruz. Yeni yapılmakta olan yolun bu yoldaki trafiği azaltacağı kesin. O zaman burasının bisiklet sürüşü ve fotoğraf çekimleri için bulunmaz bir mekan olacağı tartışmasız.
Kurşunlu köyünden geçtikten sonra Kayadere ve  Atikhisar köylerine doğru tırmanıyoruz, sağ tarafımızda Atikhisar Barajı.  Bu mevsimde baraj o kadar güzel görüntüler sergiliyor ki ancak masal kitaplarında rastlanabilir böylesi bir güzelliğe. ve Atikhisar kalesi yüzyılların birikimi, yorgunluğu ve birikimiyle taçlandırıyor bu güzelliği.
Terziler, Çiftlikdere sapağına kadar olan bölümü daha önce bir kaç kez geçtiğimiz için buralarda fazla vakit kaybetmemek adına hızlıca ilerliyoruz. Bu bölümde fotoğraf çekimiyle kaybedilecek zamanımızı ilk defa pedallayacağımız yollara ayırıyoruz.
 Ve bu haftaki turumuzda ziyaret edeceğimiz ilk köy olan Serçelere geliyoruz. Serçeler'de ilk çay molamız. Serçeler Köyü, çevredeki bir kaç köyün bir araya getirilmesiyle
Her yer sarı, beyaz ve yeşilin kucaklaşmasına tanıklık ediyor. Tarlalar Papatyalarla dolu.. Serçeler köyünü ardımızda bırakırken eski yoldan Ortaca köyüne doğru ilerliyoruz. Yolda trafiğin olmaması bisiklet için daha da güzelleştiriyor güzergahı.
Ve sonunda Ortaca köyüne ulaşıyoruz. Bu köyün girişindeki köprü de  Serçeler köyünün girişindekine benziyor mimari olarak. Aynı dönemde Çanakkale-Çan yolu yapılırken inşa edildikleri belli. Köprünün varlığı köy portresine ayrı bir güzellik katıyor ve bize de bu anı fotoğraflamak düşüyor.
Ortaca köyünün içerisinden geçerek halen kullanılmakta olan yeni yola çıkıyoruz. Çanakkale'den Çan'a doğru giderken yolun sol tarafından kalan dere özellikle Haliloğlu köyünün alt tarafında güzel manzaralar sunuyor bize. 
Halileli köyü sapağını geride bıraktıktan sonra derenin yolun solundan sağ tarafına geçtiği noktada bulunuyor aşağıdaki çeşme. ve Kirazlı köyüne kadar durmaksızın devam edecek tırmanışın başlangıcı da burası.. Yukarılara doğru tırmandıkça manzara güzelleşiyor, yeşilin tüm tonlarını görmek daha mümkün oluyor.
Uzun süren tırmanış sonrasında Kirazlı köyüne ulaşıyoruz. Daha önceden Kirazlı köyünün içerisinden geçiyordu yol ve köy daha canlıydı. Yeni yolun yapılarak araçlar köyün içerisine girmeden transit olarak geçemeye başlayınca ve tabi bir de Kirazlı Yatılı İlköğretim Bölge Okulu eğitime kapatılınca köyde eski canlılık kalmadı. Bir dönem bölgenin en büyük köyü olan ve oldukça fazla nüfusa sahip olan Kirazlı'nın her geçen gün daha da küçüldüğünü görmek üzücü. Kirazlı köyüne girmeden önce çevre yolunun altındaki geçitten sağ tarafa doğru ilerleyip Kirazlıalan'a gidiyoruz önce. Kirazlı'yı Kirazlıalan dönüşüne bırakıyoruz.
 Kirazlıalan Kirazlı'ya göre daha aşağıda bulunduğu için hiç pedal çevirmeden ulaşıyoruz bu köye.
 Ve Kirazlıalan köyündeyiz. bu köyde de yakın zamanda yaşam bitecek gibi..
Köyün içerisinden geçip geldiğimiz yoldan değil de diğer taraftaki toprak yoldan ayrılıyoruz köyden. Köye gelirken pedal çevirmeden gelmiştik, giderken bu rahatlığın bedelini ödüyoruz tabi.. daha çok rampa, daha çok pedal.. Ancak yukarılara çıktıkça köyün ve çevresinin görünümü daha da güzelleşiyor.
 Kirzlı'ya kadar tırmandığımız yol toprak.. ama zemin sağlam, yol düzgün ve temiz..
 Kirazlı..
 Böbrek taşına iyi geldiği söylenen yeşilimsi, acımsı, ekşimsi, vb. değişik bir su.. Kirazlı'nın meşhur şifalı suyu
Bu kare köy muhtarlığının bahçesinde oynayan çocuklar tarafından çekildi. Üçüne de ayrı ayrı fotoğraf çektirdik. iyi ki de öyle yapmışız. Çocuklar ne çok sevindiler. bir de çektikleri fotoğrafları kendilerine gösterip hepsinin de birinciliği hak ettiğini söyleyince..
Daha önce Çan yolu Kirazlı köyünün içinden geçtiği için köyden çıkışı yine bu eski yol üzerinden gerçekleştiriyoruz. Eski yol, sar ve virajlıydı ama ağaçların arasında güzeldi. Şimdiki yolun yine ağaçlar tarafından çevrelenmesi uzun yıllar alacak..
Yine yeni yoldayız ve hedefimiz Balaban Dinlenme Tesisleri. Buralarda yolunuzu her an büyük baş hayvanlar kesebilir. Gökçeada'da küçükbaş hayvanlar Kirazlı civarındaysa büyükbaş hayvanlar rahatça hareket ediyorlar. 
Sonunda Balaban Dinlenme Tesislerine ulaşıyoruz. Daha önceleri Çanakkale-Çan arasında eski yol kullanılırken ilçe otobüsleri mutlaka burada mola verirdi. Çanakkale-Çan yolunun ortalarına denk gelen bu yeri doğal güzelliği ve Orman Müdürlüğü tarafından piknik Alanı olarak düzenlenmiş olmasından çok tarihi niteliği anlamlı kılıyor. Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Çanakkale'den Balıkesir'e giderken 25.06.1934 tarihinde yanında İran Şahı Rıza Pehlevi ile birlikte burada dinlenip Kahve İçmiş olmaları daha önemli ve anlamlı kılıyor ve güzelleştiriyor burayı.
1931 yılında yapılan bu çeşmenin suyunu mutlaka için. soğuk ve güzel. yolu buradan geçen herkes arabasına yüklediği damacanaları bu çeşmeden doldurarak götürüyor. biz de suluklarımızı dolduruyoruz. Hafta sonu olması nedeniyle piknik alanı da oldukça kalabalık.
 Balaban'da dinlenip çayımızı içtikten sonra yeniden düşüyoruz yola. Hedefimiz Alanköy.. Yol boyunca yemyeşil bir doğa eşlik ediyor bize. Ağaçlar yeşilin tonlarını sergiliyorlar.
 Cemiyet alanı olarak bilinen Alanköy ve Kocalar köylerine giden yolların kesiştiği ve Çanakkale Merkez ilçe sınırlarının en ucundayız şimdi. sağ tarafımızda Alanköy yolu, sol tarafımızda Kocalar ve vcivarındaki köylerin yolu. Önümüzde uzanıp giden yol ise Çan'a gidiyor.
Alanköy kavşağının ana yol üzerinde olduğuna aldanmayın köy merkezi yaklaşık 2 kilometre içeride ve bu güzergahta Çanakkale Merkez ilçenin son köyü. Alanköy'ün içinden devam edince yaklaşık 3 kilometre sonra Karaibrahimler köyüne ulaşılıyor ve bu köy Bayramiç ilçesine bağlı.
Orman Bölge Müdürlüğüne ait olan alanda Yangın Söndürme helikopterlerinin su alabilmesi için oluşturulan havuz var. Güvenlik açısından buraya girmek sakıncalı olduğu belirtilerek çevresi tellerle kapatılmış.
Alanköy'e sonrasında da Karaibrahimler'e ulaşacak yol sağlı sollu çam ve meşe ağaçlarının arasından uzanıyor. Zemin asfalt, Alanköy'e kadar kısmi tırmanışlar olsa da aşırı düzeyde zorlayıcı değil.
 Sonunda Alanköy'e varıyoruz ve çiçekler karşılıyor bizi.
Alanköy'ün camisinin minaresi yeni yapılıyor. Bayramiçli bir ustanın işe başladığını ancak sonrasında yarım bıraktığını öğreniyoruz. Cami ve köy kahvesi aynı avluda. Ve avluya girerken kapı üzerindeki çekirge uzatmış antenlerini bizi selamlıyor.
Alanköy'ün kahvesini balkonundan bir çok yeri aynı zamanda görmek mümkün. İlk karede Çan Termik Santrali, ikinci karede ön planda Pera seramik fabrikası ve arkasında Etili Beldesi, üçüncü karede ise Bayramiç Muratlar köyü civarı ve arka fonda kaz dağları..
Köy kahvesinde oturan iki kişi var. köyde başka kişiyle de karşılaşmadık zaten. onların davetiyle  oturup çaylarına ortak oluyoruz.
Alanköy'den geri dönerken yol üstündeki çeşmede durup su içiyoruz. su soğuk ve içimi güzel. Ağaçların arasında kalan ve sürekli su akan çeşmenin çevresinin zaman zaman piknik için kullanıldığı sağa sola atılmış şarap şişelerinden belli oluyor.
Alanköy'den geri dönüp yeniden Çan yoluna ulaşıyoruz ve bu sefer yönümüzü Kocalar köyüne doğru çeviriyoruz. Bu yol ve çevresi de oldukça güzel. Doğayla iç içe yeşillikler arasında bisiklete binmenin zevkini yaşayabileceğiniz güzel rotalardan birisi bu yol..
Yolda doğru ilerlerken karşımıza bir kavşak çıkıyor. sol taraf  Kovandağ (tabelası yok) ve Dedeler köyüne, sağ taraf Kocalar ve Karacalar köyüne gidiyor. Kocalar köyüne ulaştıktan sonra Dedelere ara yoldan geçiş yapmak da mümkün ancak bu yolu iyice uzatmak anlamına gelecek bu nedenle önceliği Kovandağ ve Dedelere verip sonrasında ara yoldan Kocalara oradan da Karacalara geçmeye karar veriyoruz. Yolda trafiğin olmaması ve manzaranın güzel oluşu burada fotoğraf çekmeye itiyor bizi. (yoksa hiç sevmeyiz zaten fotoğraf çekmeyi :))
 Kovandağ'a girerken yol kenarındaki kuyu ve kuyuya eşlik eden ağaç karşılıyor bizi.
 Bu köyğn camisinin de minaresi yok.
Kovandağ'dan Dedelere doğru giderken biraz inip sonra bolca tırmanıyoruz. ama bu tırmanışlar Balaban'a gelinceye kadar gerçekleştirdiğimiz tırmanışları yanında kısa metrajlı kalıyor.
Sonunda Dedeler köyüne geliyoruz. Köyün hemen girişindeki evin gölgesinde çimenlerin üzerine uzanıp uykuya dalmış bir dedeyle karşılaşıyoruz. Tabi bu arada köye neden Dedeler dendiğini de anlamaya çalışıyoruz. Lakin köyde sadece bu dede var başka canlıya rastlayamadık..Tek bir dede varken köye çoğul isim koymak niye?..
Kocalar köyüne giden yolu sormak için köyde başka bir insan bulamayınca mecburen dedeyi uyandırmak zorunda kaldık. İyi ki de uyandırmışız, kolu uyuşmuş zaten.:) kendisi öyle dedi.
Kısa bir sohbetin ardından Kocalar köyüne doğru ilerliyoruz. Yol toprak ancak sürüş zevkli. arada sırada yolumuz büyükbaş hayvanlarca kesilmiş olsa da onlar önde biz arkada birlikte ilerliyoruz bir müddet. sonradan akıl eidyorlar yolun kenarına çekilip kendilerini güvence altına almayı.
 Orda bir köy var uzakta..... Kocalar köyü. ilkokul kitaplarında ve masallarda anlatılan ortasından dere geçen, derenin üstünde tahta köprüsü ve şırıl şırıl akan sularıyla huzur saçan köy işte burasıymış. Kocalar.
 Derenin yan tarafında buluna kuyuda hala su var ama içinde köpük ve deodorant şişesi barındırıyor. bir de bizim suretlrimizi.

 Kocalar köyü iki tepeden oluşuyor. İki tepenin arasından da dere geçiyor.
Çamyayla tarafına doğru ilerlerken Kocalar köyünün uzaktan görünüşü. Tırmanış buralarda da devam ediyor. Ancak dağın zirvesinde dolanıyoruz. Rakım yaklaşık 550 metre..
Kocalar köyünden Çamyayla köyüne doğru giden asfalt yol Çamyayla'dan sonra Lapseki ilçesini Beybaş köyüne doğru ilerleyecek ama biz büyük elektrik direğinin dibinden sol taraftaki toprak yola sapıyoruz. Bu yol bizi Kirazlı'nın üst tarafındaki Karacalar köyüne ulaştıracak. Yok çoğunlukla iniş ancak zaman zaman tırmanışlar da barındırıyor içinde ve toprak zemin.
Sonunda Karacalar köyüne ulaşıyoruz. Karacalar köyü Balaban Dinlenme Tesislerinin tam karşısında görünen köy. Balaban Tesislerinde durup dinlenirken ya da çayınızı yudumlarek vadinin öte tarafındaki tepede tam karşınızda görünen köyü tabelaların yanıltıcılığına kapılıp Dedeler köyü sanmayın. Çünkü orası Karacalar köyü. Hatta bu köyün camisinin de minaresinin yeni yapıldığını, Balaban'dan bu köyü izleyenlerin bu köyün "Türkmen" (Alevi) olduğuna ilişkin yorumlarda bulunlarını ardından minare yapılmasına karar verildiğini köyde muhabbet ettiğimiz amcalardan öğreniyoruz.
Karacalar köyü tepenin başında olduğu için  köyün hemen altında akan dere boyuna hemencecik iniyoruz yokuş aşağı ancak dere üzerindeki köprüden geçtikten sonra Kirazlı'ya ulaşıncaya kadar yaklaşık 2-2,5 kilometre boyunca tırmanmak gerekiyor. ve bu tırmanış oldukça zorlu.
Kirazlı'ya varmadan önce tam tepede çakıl deposu olarak kullanılan bölgeden geçiyoruz. burasının terk edilmiş hali korku filmlerinden çıkıp da gelmiş gibi.. Akşam saatlerinde buradan geçmek istemem doğrusu. Gecenin sessizliğinde ansızın kaymaya başlayan çakılların sesi insanın aklını başından alır gibi geliyor bana..
Ve Kirazlı'ya ulaşıyoruz. bu sefer köyün içerisine girmeden doğrudan çevre yoluna çıkıyoruz. burada bekleyen iki kişiyle kısa bir sohbet gerçekleştiriyoruz. Fotoğrafını çekilmesini istemediği için buraya ekleyemediğim amca bizim bisikletle yaklaşık 100 kilometre yol gidip 9 köy ziyaret etmemizin altında mutlaka başka bir amaç olduğunu düşünüyor. Aksi bir duruma inandırmak mümkün değil kendisini. Her ne kadar bilgiççe yorumlar yapıyor olsa da bisiklete köyle gidenden değil de jiple gidenden zarar gelebileceğini anlamamışa benziyor. Anlatmaya çalıştık olmadı. Umarız karşılaştığı ve karşılaşacağı kötü niyetli kişiler hep bizim gibi olur. ne kendisi ne de korumaya çalıştığı köyü zarar görür..
Kirazlı sapağında sohbet anı. (yukarıda bahsi geçen amca değil de diğer kişi)
Çok geç kalmamak adına bir an önce dönüşe geçiyoruz. Eve ulaştığımızda toplamda yapılan 108 kilometrenin yanında ziyaret edilen ve fotoğraflanan 9 köy, bir de kazasız belasız turu tamamlamanın mutluluk ve huzuru. Başka turlarda yeniden görüşmek üzere.. Bakalım bir sonraki hafta nereye ve kaç kilometre pedallayacağız? Haftaya yine bekleriz efendim..

2 yorum:

  1. ben kirazlı köyünde doğdum. o yolları binlerce hatta on binlerce kez araçla bisikletle gide gele kare kare ezberledim.
    şimdi bu fotolar bana tarif edilmez şeyler hissetirdi. oraların yeşili genlerimde var diğer yeşiller hikaye. 10 yıl oldu oraları görmeyeli. çok sağ olun sabaha kadar tek tek defalarca inceledim fotoları içimden bişiler koptu. dünyayı bana verseler şu hissetiklerimi hissetmem mümkün değildi. 05545169292

    YanıtlaSil