21 Nisan 2013 Pazar

Karacaören Altı- Saltık Mahallesi

Tarih: 20.04.2013
Mesafe: Yaklaşık 40 Km
Yol Arkadaşları:Mehmet KAZANCI, Yusuf ÜÇÜNCÜ ve Zehra ERSOY
Güzergah: Çanakkale-Karacaören Altı, Yapıldak Altı- Yapıldak Köyü Saltık Mahallesi- Karacaören- Çanakkale


Bike route 2069434 - powered by Bikemap 

Bir hafta önceki Yağcılar-Ulupınar turunda sözleşmiştik bu hafta da tur gerçekleştirmek için. Geçen haftaki tura katılan arkadaşlarımızdan Ahmet abi misafirlerinin gelmesi nedeniyle tura katılamayacağını bir gün önceden bildirmişti, Nevzat abi de çok istemesine karşın rahatsızlığı nedeniyle katılamadı bu haftaki turumuza. Daha önce Ahmet ve Nevzat abiyi Barbaros mahallesinden alıp Sarıcaeli köyüne gider ondan sonra da Lapseki yoluna doğru pedallarız diye konuşmuştuk ama Barbaros Mahallesinde ikamet eden arkadaşlarımızın katılamayacak olması nedeniyle Barbaros Mahallesine dolayısıyla Sarıcaeli köyüne gitme planımızı rafa kaldırıverdik bir anda. Ben, Yusuf ve Zehra Esenler Mahallesinde ikamet ettiğimiz için önceliğimizi Karacaören ovasına veriyoruz ve düşüyoruz yola.. Hava kapalı ve serindi yola koyulduğumuzda ancak daha ilk metrelerde hava düşündüğümüzden de soğuk olduğunu hissettirmeye başlıyor ve henüz şehirden çıkmadan rüzgarlıklarımızı giyiyoruz.
Karacaören ve Özbek ovası bu mevsimde bisiklet için bulunmaz bir parkur. Ot kokuları ve kuş cıvıltılarının arasında pedallamak, aynı zamanda boğazı ve boğazdan geçen gemileri seyretmek.. Yaşamak lazım.. Ne kadar anlatmaya çalışsak da yetersiz kalır kelimeler...
Sulama kanalının yanından devam eden yol zaman zaman sulama kanalının yana açılan kolları tarafından kesiliyor. burası genel yola göre daha alçakta kaldığı için su ve çamurlu oluyor genellikle.. Kimimiz çamurun içinden pedallayarak, kimimizse lastiklerimiz çamur olmasın diye kenardan bisikleti tekerleyerek geçiyoruz kanalı..
 Kanal kollarını geçince yine dümdüz uzanıyor yolumuz
Yol boyunca sık sık karşılaştığımız sürülerden birisi ve çobanı. sürüyü arkadan takip etmekte olan 3 çoban köpeğinden biri kanal boyuna kadar gelip gövde gösterisi yapıyor bize karşı.. Allah'tan arada kanal, köpeğin arkasında da çoban var.. Yoksa vay halimize..


Karacaören'i sağ tarafımıza alıp batıya doğru ilerliyoruz ve sol yanımızda Çanakkale Boğazı uzanıyor tüm güzelliğiyle..
Kanal boyundan ayrılarak denize doğru ilerliyoruz. Günay abinin her şeyini kendi elleriyle yaptığı yazlığına doğru ilerlerken müthiş bir parkur karşılıyor bizi.
 Ve sonunda deniz kenarına ulaşıyoruz.
Günay abi biz geldik ama sen yoktun...:) Günay ve Okyar İĞLİ çifti, elinize emeğinize sağlık harika görünüyor yazlığınız ve bahçeniz..
Günay abinin yazlığının yanında fotoğraf çekildikten sonra yeniden düşüyoruz yola. Ancak bu sefer sahilde elimizde taşıyoruz bisikletleri... Çakıllardan oluşan kıyı şeridinde bisiklete binmek mümkün değil..
 Ve yeniden bisikletin üstündeyiz.
 Renk renk çiçekleri gören Zehra dikenlere aldırış etmeden bırakıyor kendisini yere.
 Dikey verdiğim pozlar yeter, biraz da yatay poz vereyim diyor Yusuf..
Çiçek molasından sonra yeniden yollardayız.. Parkuru tarif etmek imkansız. Sadece orada bisiklete binmek lazım anlayabilmek için..
Tarla yollarının bittiği ve yolumuzun kıyı şeridiyle kesiştiği yerlerde bisikleti elimizde taşıyoruz.. Her şey karşılıklı hep o bizi taşıyacak değil ya.
 Bu da Yusuf'un meşhur "ben burdaydım. kendimi çektim" pozu...
 Aynı zamanda izci lideri de olan Yusuf, izcilikten kalma alışkanlık ve bcerileriyle bir yengeç yakalıyor..:)
Bisiklete binmeyi özlemiştik... Bu yol iyi geldi..
Musaköy çayı kıyısına kadar devam edecek sahil yürüyüşümüz anısına topluca fotoğraf çekiliyoruz.. Burayı iki fotoğrafla geçtiğimiz aldatmasın, yürüyüş uzun sürdü..
 Uzun yürüyüşümüz sırasında uygun alan buldukça yeniden bindik bisikletlerimize.
Kıyı bölgesi genel olarak bataklık ve sazlık olduğu için bu bölgede doğrudan sahile inen yol yok.. sahilde yürümek de bisikletlerle zor olduğu için bataklığın bitiminde tarla içlerinden geçerek ara yola ulaştık. sıkıcı bir yürüyüş sonrasında bisiklete binmenin tadı bir başkaydı.
 Bizi Musaköy çayının yanına çıkaracak tarla yollarına ulaşınca fındık ve su molası veriyoruz.
 Bu kadar geniş yapraklı ve büyük dikenlerin arasında bisiklet kullanmamıştık daha önce..
Musaköy çayına ulaşıyoruz sonunda. Çayın kenarındaki kürlük alan düzleştirilerek yol yapılmış. İş makineleri henüz yeni tamamlamışlar çalışmalarını diye tahmin ediyoruz toprağın tazeliğinden ve yolun henüz oturmamışlığından.. Hoplaya zıplaya ilerliyoruz bu alandan. Sol yanımızda Musaköy çayı..
 Sonunda Musaköy köprüsünün yanından Çanakkale-Lapseki yoluna çıkıyoruz.
Lapseki'ye doğru ilerleyip Yapıldak köyü sapağının hemen alt tarafında bulunan kavşaktan sola doğru giriyoruz. Hedef Saltık Mahallesinde çay içmek ama ara yola girip bir kaç metre ilerledikten sonra kayısı ağaçlarının cazibesine kapılıyoruz. Geçen hafta bademin çağlasını yemiştik bu hafta da kayısının bademinde sıra.
 Saltık Mahallesine doğru inişe geçiyoruz.
Saltık Mahallesi genel olarak yazlıkçıların kullandığı bir mahalle olduğu için kış aylarında burada yaşayan insan bulmak biraz zor. Bu mevsimdeyse tek tük burada kalmaya başlayan yazlıkçıların yanında, yazlıklarda çevre düzenlemesi yapan işçiler ve yaz sezonu başlamadan inşaatları tamamlama telaşındaki inşaatçılar var.. 
 Masası kendinden kütük bank...
Mahallenin çıkışında Kangırlı altına doğru giderken küçük bir restorant görüyoruz yolun sağ tarafında. Salaş meyhane tadındaki işletmede müşteri olmayınca işletmeci şimdiden başlamış içmeye... Çay olmayınca bira içmeye karar veriyoruz ve deniz kenarındaki masaya atıyoruz kendimizi. Ne kadar dingin bir hava ve sakin bir yerleşim yeri...
Biralarımızı içtikten sonra eğimi daha az olan yoldan Kangırlı'ya doğru ilerliyoruz. Kangırlı sapağından önce Çanakkale Lapseki karayoluna bağlanıp Çanakkale'ye (batıya) doğru ilerliyoruz.
 Çanakkale'ye Karacaören üzerinden dönüyoruz..
Karacaören'de iş arkadaşımız İbrahim BÜYÜKSÖYLEMEZ'i evinin bahçesinde görüp selam vermeden geçmek olma tabi. İbrahim'le selamlaştıktan sonra onun önerisiyle birlikte köy kahvesine gidiyoruz. Tura çıktıktan sonra içtiğimiz ilk çay bu. Turun sonunda denk geldi ama çayın tadı o kadar iyiydi ki buna değdi.
 İbrahim BÜYÜKSÖYLEMEZ. Muhtar gibi oturuşu Muhtarın yeğeni olmasından kaynaklı :)
Kahvenin hemen yan tarafındaki bakkalı işleten de İbrahim'in ağabeyi Yılmaz.. Çiğköfte yoğurarak akşama hazırlık yapıyor. Günay abinin yazlığında akşama organizasyon varmış onu öğreniyoruz. Zamansız geçmişiz demek ki oralardan. Tabi biz akşamı beklemeden yiyoruz çiğ köftelerden.. Çiğ köfteler tam kıvamındaydı, tadı damağımızda kaldı..
 Çaylarımızı içip çiğ köftelerimizi yedikten sonra Çanakkale'ye doğru ilerliyoruz.
Bu hafta  Karacaören yönünden giriyoruz şehre.. Yaklaşık 40 kilometrelik kısa ama güzel bir tur oldu. Zaman zaman bisikletleri elimizde taşısak da boğaza sıfır bisiklete binmek ve yürümek güzeldi.. Hele Saltık Mahallesinin  sessizliğinde dalga sesleri eşliğinde içilen biranın tadı bir başkaydı.. Başka turlarda yeniden birlikte olmak dileğiyle..

1 yorum: