14 Nisan 2013 Pazar

Yağcılar-Ulupınar-Saraycık

Tarih: 13.04.2013
Mesafe: Yaklaşık 42 Km
Yol Arkadaşları:Mehmet KAZANCI, Yusuf ÜÇÜNCÜ, Nevzat GÖÇEMEN, Ahmet TOKGÖZ ve Zehra ERSOY
Güzergah: Çanakkale-Kepez-Kalabaklı-Yağcılar-Ulupınar-Saraycık-Dörtyol-Çanakkale



Bike route 2056927 - powered by Bikemap 
Geçen haftalarda hep gündemimize aldığımız ama bir türlü gitmeyi beceremediğimiz Yağcılar köyüne bu hafta gitme konusunda kararlıydık. Geçen haftalardaki turlarımızdan farklı olarak bu turda iki kişi değildik Yusuf Üçüncüyle. Nevzat Göçemen, Ahmet Tokgöz ve Zehra ERSOY'un da katılımıyla daha da büyüdük. Saat 12:00'de Golf Çay Bahçesinde buluşmak üzere sözleştik ancak Yusuf abinin evdeyken lastiğinin patlaması nedeniyle biraz gecikmeli olarak başladık tura. Golf Çay Bahçesinde Yusuf abinin gelmesini beklerken Aşkın UĞURLU geldi bizi uğurlamaya. Yarın babasını ameliyat için Ankara'ya götüreceğinden aramızda olamayan Aşkın UĞURLU'ya şimdiden geçmiş olsun diyor, kalın bağırsaklarıyla ilgili operasyon geçirecek babasına da acil şifalar diliyoruz.
Yusuf Üçüncü'nün gelmesiyle bir an önce yola koyulmaya karar veriyoruz. Yedek iç lastik almak ve lastik havalarına takviye yapmak amacıyla Diganlar Bisiklete uğruyoruz. Güler yüzlü  ve sıcak yaklaşımı için Uğur DİGAN'a sonsuz teşekkürler..
 Eksiklerimizi tamamladıktan sonra düşüyoruz yola. İnönü Caddesini takiben İnönü Köprüsünden geçiyoruz Barbaros Mahallesine ve Yeni Kordondan ilerleyerek Atatürk Caddesine çıkıyoruz. Kepez Atatürk Caddesinden ilerleyerek Kepez Meydanına ulaşıyoruz. Burada Yusuf abi bizden ayrılarak poğaça-pasta almaya gidiyor.. Bizi yaklaşık 1 saat bekletmenin cezası... Biz Kalabaklı'ya doğru ilerliyoruz yavaş yavaş.. Trafiğe kapalı (!) alanda Nevzat abiden tehlikeli hareketler..
 Bir ağaç gölgesinde Yusuf abiyi ve tabi ki poğaçaları bekliyoruz..
Yavaş yavaş ilerlemeye karar veriyoruz. Nasıl olsa Yusuf abi bize yetişir diye..
Ve sonunda Yusuf abi ekibe ulaşıyor. çantasında poğaçalar.. Yağcılar köyü sapağına doğru ilerlemeye devam ediyoruz.
 Haftalardır niyetlenip de bir türlü gidemediğimiz Yağcılar'a giderken bu anı ölümsüzleştirmemek olmazdı...
 Yağcılar tabelası önünde fotoğraf çekildikten sonra yeniden düşüyoruz yola..
 Henüz tekerlekler bir kaç tur atmışken yol boyunca uzanan badem ağaçlarına takılıyor gözümüz. Herkesin dilinde  aynı cümle "Çağlalar olmuş!" Bize de tadına bakmak düşüyor..
 Çağlaya doyup yanımıza da yol boyunca atıştırmalık aldıktan sonra Yağcılar'a doğru ilerlemeye başlıyoruz..
Yağcılar sapağıdan köye kadar olan yolda sürekli tırmanıyoruz. Tırmanmak yetmezmiş gibi bir de inekler önümüzü kesiyorlar, tam inekleri ikna ettik derken bu sefer keçiler... Araç trafiği olmasa da hayvan trafiği yoğundu köyün girişinde..
Hayvanların arasında manevralarla yoğun trafiği atlatıp  Yağcılar köyüne doğru ilerliyoruz.
Köyün girişindeki bir bahçenin uyarı tabelası "Dikkat Ramses Var" Bir insan köpeğini bu kadar sevip saygınlaştırabilirdi.. Alkışı hak eden bir yaklaşım.. Kafamıza takılan soruysa fotoğrafın Ramses'e ait olup olmadığı..
Bisiklet kullanırken bir de benim fotoğrafım olsun istemiştim ama fotoğrafta bisiklet yok... daha çok çalışmalıyım  sürüş anında kişisel fotoğraf çekmeye.. 
 Yukarılara doğru çıktıkça yoruluyoruz ama manzara da bir yandan yorgunluğumuzu alıyor..
 Hava sıcak, parkur bol tırmanışlı olunca mataralardaki sular çabuk tükeniyor tabi.. Ulupınar'a varmadan önce yol üstünde bulduğumuz bir çeşmeden su için mataralarımızı dolduruyoruz.
 Biz su içerken çoban yanımıza geldi ve keçiler uzaktan bizi izledi.. Çoban çağırıncaya kadar da hareket etmediler.
 Yeşilin her tonunun bizlere eşlik etmesiyle tırmanmaya devam ediyoruz Ulupınar'a kadar.
 Ve sonunda Ulupınar görünüyor. Tam karşıdaysa Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi'nin Gözlemevi
 Köyün camisinin hemen yanı başında uzaktan bile bakımlılığıyla kendisini gösteren bina ilgimizi çekiyor. Yakınlaşınca kapısında "Çomü Köy Evi" yazdığını fark ediyoruz. bahçe kapısı kilitli olduğu için içini görmek mümkün olmuyor.
 Ulupınar köyü Radar Tepesinin arka tarafında kurulu olduğu için Çanakkale Boğazını değil de Atikhisar Barajını görüyor.. Tepede olduğu için de sürekli rüzgar alıyor.. 
Ulupınar Çeşmesinden dolduruyoruz bu sefer de mataralarımızı. çeşmenin hemen üzerine uzanan erikten de bahçede oturan sahibinden izin alarak bir kaç tane tadımlık alıyoruz.
 Ulupınar köy çeşmesinin suyu içilebilir sertlikte ama duvarındaki yazı insanın boğazına oturuyor.. tabi anlayana..
 Köyün meydanında baraja karşı küçük bir bakı alanı - çardak oluşturulmuş.
Ulupınar'dan Saraycık'a giden yol toprak. daha önceki yağmurlu günlerde yolu traktörler kullandığı için yolun bazı bölümleri bozulmuş. ama genel olarak iniş için güzel bir toprak parkur olduğunu söylemek mümkün..
 Ve uzaktan Çanakkale görünüyor.
 Yoldan ayrılarak Çanakkale'yi tam karşıdan gören tepeye doğru ilerliyoruz.. burada da keçiler karşılıyor bizi.. bu turda ne kadar çok keçi gördük gerçekten..
 Tepenin en ucuna ulaşıp bu anı ölümsüzleştiriyoruz önümüzde uzanan Çanakkale Boğazının eşliğinde.
 Poğaçalarımızı yedikten sonra inişe devam ediyoruz. Hedef Saraycık'a varıp orada çay içmek.. Ne Yağcılar köyünde ne de Ulupınar'da açık kahvehane olmadığı için çay içme şansımız olmadı çünkü..
Sert ve uzun iniş sonrasında Saraycık köyüne ulaşıyoruz..
uzun süre hayalini kurduğumuz çaylarımızı içtikten sonra yeniden yola koyuluyoruz.
 Dörtyol'dan Özbek'e, oradan da Karacaören'e ulaşmayı kararlaştırarak düşüyoruz yola.. düz yoldan Çanakkale'ye gitmek varken..
Yol tırmanışlı. çıktıkça çıkılıyor ama bir türlü Özbek köyüne dönmek için ayrımı önümüze gelmiyor... çok sonradan anlıyoruz sapağı geçtiğimizi. yolun solundaki iki katlı pembe binanın önünden geçen toprak yola girmek gerekiyormuş aslında.. Neyse Kemel'in altına kadar tırmanmış olduk benim yüzümden :( Kemel'e varmadan  belki de ilk başta yapmamız gereken şeye, anayoldan Çanakkale'ye dönmeye karar veriyoruz.. Kaybolmak da güzel ama keşke şu tırmanışlar olmasa :)
Kemel'in altından geri dönüş pek bir zaman almıyor ve kısa sürede Çanakkale'ye giriyoruz. Esenler'de oturan ben (Mehmet KAZANCI), Yusuf ÜÇÜNCÜ ve Zehra ERSOY, Barbaros Mahallesinde ikamet eden Nevzat GÖÇEMEN ve Ahmet TOKGÖZ'le ÇAKAB önünde ayrılıyoruz. Barbaros ekibi anayoldan, Esenler ekibi yeni yapılmakta olan yoldan evlerimize doğru ilerliyoruz.. Bu da bu turun tur sonu anı pozu..
Esenler ekibi olarak ekibimizin tek bayanı Zehra ERSOY'a evine kadar eşlik etmek üzere Barışkent'e gidiyoruz. Barışkent'e kadar çıkıp da Özgürlük Parkına uğramamak olmazdı tabiki turun sonunda..
Geç başlayıp vaktinde bitirdiğimiz güzel bir tur oldu. Bu güzel havada birlikte pedallamanın tadını yaşadık. Ne iyi ettiniz de geldiniz. başka turlarda yeniden bir araya gelip birlikte pedallamak dileğiyle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder