14 Ekim 2014 Salı

Çınarlı-Kızılcaören-Elmacık

Tarih:11.10.2014
Mesafe:50 km
Yol Arkadaşları:Mehmet KAZANCI, Ayşen AKGÜN,Cumali ÖZLER, Eftal YILDIRIM, Erhan AÇAR, Sertaç KASAPLAR, Tuğba SÖKÜT AÇAR, Zeynep DENİZ



Route 2,823,821 - powered by www.bikemap.net
     Eylül ayında gerçekleştirdiğimiz ve sezonun ilk iki turu olan Umurbey-Saltık Mahallesi ve Radar-Elmacık turumuzdan sonra üçüncü turumuzu da Çanakkale'nin daha önce pedallanmamış yollarına ayırdık. Bu haftaki planımız Kepez-Kalabaklı kavşağından Çınarlı köyüne uzanan ara yolu kullanarak önce Çınarlı köyüne sonrasında yine  ara yolları kullanarak Kızılcaören ve Elmacık köyüne ulaşmak. Bir önceki turda da Elmacık'taydınız, bu hafta yine aynı köye niye gidiyorsunuz ya da hani sürekli başka yollardan geçmeyi prensip edinmiştiniz pedal çevrilmedik yol bırakmayacaktınız diye düşünüyorsanız daha önceki tur yazılarımıza da bakmanızı tavsiye ederim. Kısacası bakalım bu sefer şeytanın bacağını kırıp grubun tümünü Elmacık'a götürebilecek miyiz merak ediyoruz.  Yoksa küçük gruplar şeklinde çok gitmişliğimiz var o köye. Daha önce niyetlenip bir türlü gidemediğimiz turların başında Elmacık'ı hedef koyduğumuz için bu turda Elmacık hedeflerimiz arasında yok.. En azından gruptakiler öyle biliyor.. Bakalım bu sefer şeytanın bacağını kırıp Elmacık'a ulaşabilecek miyiz. Merak ediyorsanız, tur yazısını okuma devam edin lütfen...
     Bu haftaki turumuza başlamak için KİPA'yı buluşma noktası olarak belirliyoruz. Gerek güzergâhımıza en yakın buluşma noktası olması hem de alışveriş imkanı olduğu için son dönemlerde sık sık kullandığımız bir buluşma noktası oldu burası. Ben, Ayşen, Cumali, Erhan ve Tuğba'dan başka daha önce Ece Ayhan'ı anma etkinliğinde tanışıp birlikte pedallama imkanı bulduğumuz Zeynep DENİZ ve Sarıcaeli-Özbek turunda pedalladığımız Eftal YILDIRIM da bizimle bu hafta.
Sertaç da gelecekti, neden gelmedi acaba diye düşünürken yanında iki turcuyla birlikte çıkıp geliyor buluşma noktamıza. Bir akşam Sertaç'ın evinde misafir olarak kalan turculardan erkek Kanadalı, kadınsa İngiliz. İngiltere'den yola çıkmışlar ve hedeflerinde Japonya var. Tanışma, kısa bir muhabbet ve alışverişin ardından topluca bir fotoğraf çekilip düşüyoruz yola. Kepez köprüsüne kadar birlikte pedallayıp bu noktada ayrılacak yolumuz turcu arkadaşlarla. Biz Çınarlı'ya onlar İzmir'e...
Kepez köprüsünün altına inip sağ tarafta İzmir yoluna paralel uzanan  toprak yola sapıyoruz. Meyve bahçelerinin arasında ilerleyen toprak yol kısa bir süre sonra dere tarafında kesiliyor. Yağışın bol olduğu dönemlerde derenin suyu yükseldiğinden olsa gerek karşıya geçiş için tahta bir köprü kurulmuş dere yatağı üstüne.
Tahta köprü üstündeki fotoğraf çekimlerinden sonra yeniden koyuluyoruz yola.. Yol yine toprak ve ağaçlar arasında.. Ama bir müddet sonra meyve ağaçlarının yerini çam ağaçları almaya başlıyor.
Daha bir iki hafta önce Paris'te asfalt yollarda pedallayan Sertaç uzun bir aradan sonra vuruyor kendini patikalara..
Meyve ve çam ağaçlarının arasında toprak yolda süren yolculuğumuz Çınarlı köyü yakınlarındaki  eski cephaneliğin yan tarafında asfalta ulaşıyor. Asfalt yol üzerinden Çınarlı'ya doğru ilerliyoruz.
Günün ilk çayları Çınarlı köy kahvehanesinde. Daha önce de sık sık çay içtiğimiz bu kahvehanenin işletmecisi değişmiş, daha önce işleten ve bizimle pek iletişim kurmayan gencin yerine, daha yaşlı ve iletişime açık bir amca işletmeye başlamış kahvehaneyi. Onunla da kısa bir muhabbet gerçekleştirip dönüyoruz kendimize.
Yeni saç stiliyle Ayşen
Ne de çok özlemişiz muhabbet etmeyi ve konuşacak ne kadar çok şey birikmiş. Çayın tadı da iyi olunca uzuyor muhabbet. Ayşen sponsorluğunda içtiğimiz çayın tadına doyum olmasa da yola koyulmak gerektiğinin farkındayız. Toparlanıp yeniden koyuluyoruz yola. Ama köy meydanında dolaşan ördekler  Fettah'a selam gönderircesine poz veriyorlar makinaya.
 Çınarlı köyündne Denizgöründü yoluna ulaşan toprak yol üzerinde ilerliyoruz pervaneleri sağ tarafımıza alıp.



Daha önce deprem nedeniyle yarım bıraktığımız turda da kullanmıştık bu yolu. O turda Erhan'ın zincir kırdığı rampaya tırmanmadan sol taraftaki patika yola sapıp ilerliyoruz. Ama yol girmeden önce biraz sonra gideceğimiz köy sakinlerinden bir çobanla kısa bir sohbet gerçekleştiriyoruz.
Pervaneleri arkamıza Çanakkale Boğazını solumuza alıp Kızılcaören sapağına doğru ilerliyoruz.  bu patikayı kullanmasak Kızılcaören sapağının daha üst tarafından asfalt yola çıkmış olacaktık, ancak bu yol bizi doğrudan Kızılcaören sapağına çıkaracak. Hem de diğer yola göre daha az tırmanış gerçekleştirerek.
Sonunda Çanakkale-Denizgöründü asfaltında Kızılcaören köy ayrımına ulaşıyoruz. Ve klasikleştiği üzere hangi yoldan geldik, diğer yol nereye giderdi, oralardan daha önce hangi turda geçmiştik vs. muhabbeti
Tariflerin sonrasında veriyoruz coşkuyu, veriyoruz coşkuyu...
Bolca verilen coşkular sonrasında Kızılcaören'e doğru pedallamaya başlıyoruz. Aslında köy sapağı ve köy merkezi 1 kilometrelik mesafe ve ilk 100-150 metrenin sonrası tamamen iniş. Peki biz bu yolu kullandık mı? Paşa paşa, asfalt yol üstünde iniş gerçekleştirdik mi? Tabi ki Hayır! Yol ayrımından sonra  kısa bir süre asfaltta ilerleyip daha sonra ormanın içine dalıyoruz. Kızılcaören köyünü solumuza alıp orman içinde ağaçların ve dikenlerin arasında ilerliyoruz.
O da ne yol mu bitti yoksa? Evet aslında yol bitti ama ortasında kuyu bulunan tarlanın diğer tarafından devam ediyor biliyorum ama yine de bir kontrol etmek lazım. Zaten grubu kaybettiğim yönünde dedikodular da çıkmışken garantiye almak lazım işi deyip telefondan kontrol ediyorum rotayı. Evet doğru yerdeyiz. Sıkıntı yok yani...
 Elinde mızrakla at üstünde yel değirmenlerine savaş açan Don Quijote misali dalıyor tarlaya Sertaç. Bakalım o kamera kayıtlarından neler çıkacak?
 Kuyuya taş atıp ardından da bakanlar grubudur Bisikletle Çanakkale

Ortasında kuyu bulunan tarladan aşağıya doğru inen dik ama güzel bir patikadan ilerliyoruz. kamp alanımıza doğru.
Ve sonunda Kızılcaören köyünün alt tarafındaki  dere yatağına ulaşıyoruz. Henüz yağışlar başlamadığı için dere yatağında su yok ama kenarında bulunan tatlı su çeşmesi akıyor ve dere boyu uzanan çınar ağaçları ayrı bir güzellik katmış durumda ortama. Ortamı bu kadar güzel bulunca öğle yemeği için burada konaklamaya karar veriyoruz.
 Ocak hazır sıra geldi yakmaya...
 Avrupa görmüş GoPro ateşe karşı da dayanıklı olduğunu kanıtlıyor.
 Hazır ateş yanmışken üzerinden atlamamak olmazdı.
 Yağışsız havaların vazgeçilmezi sucuk var tabi ki menüde..
Ayşen istikrarlı bir şekilde rejime devam ediyor. Biz ekmek arası sucuk yerken Ayşen evden getirdiği salataya talim ediyor.
 Biraz da kamp alanımızın çevresini dolaşalım..
 Karnımızı doyurduk, ocağımızı söndürdük. Kızılcaören köyüne doğru yola koyulma vakti..
 Kızılcaören köyü içerisinde durmadan yine toprak yolları kullanarak Aşağıokçular yoluna doğru ilerliyoruz.
MEyve bahçeleri arasından Kalabaklı-Aşağıokçular arasında asfalt yola çıkınca sağ tarafa dönüp Aşağıokçulara doğru ilerliyoruz.
Günün ikinci çayı da Aşağıokçular köyünde. Bu köydeki kahvehanede oturan yaşlı amcalar da alıştılar artık bize.. Bu kahvedeki çaylar da Eftal'in sponsorluğunda..
 Aşağıokçular köyünde çaylarımız içtikten sonra bir türlü geniş katılımlı gidemediğimiz Elmacık köyüne gitmek için yola koyuluyoruz. Köye gidiş için Değirmendere yolunu tercih ediyoruz
 Yol kenarındaki tarlalarda kuruması için toplanmış susam öbekleri..
Değirmendere-Elmacık arasındaki toprak yolu kullanıyoruz. Bu yolun eğimi baraj yoluna göre daha iyi düzeyde ve tamamen ağaçlar arasında, güzel bir manzaraya sahip.
Sonunda Elmacık köyündeyiz ve köy içerisinde durmayıp tarihi çınarların bulunduğu piknik alanına doğru ilerliyoruz.
Ve nihayet. Ben ve Ayşen daha önce bir kaç kez buraya gelmiştik. Sertaç, Eftal ve Zeynep de ilk turlarında Elmacık'a geldiler. Cumali, Erhan ve Tuğba ise dördüncü tur denemelerin Elmacık'a gelerek şeytanın bacağına sağlam bir tekme atıyorlar. bir türlü yakayı bırakmayan şanssızlıklardan sıyrılıp hep birlikte Elmacık'a gelince buradaki fotoğrafların da bu duyguyu yansıtması gerekir diye düşünüp veriyoruz coşkuyu...
Elmacık'tan dönüşe geçiyoruz. Video kaydı için geride kalan Sertaç, Eftal ve Zeynep köy içerisinde bizim geçtiğimiz yolu karıştırıp geldiğimiz yoldan geri dönerken geri kalanlarımızsa Baraj yanındaki yoldan iniyor Aşağıokçular köyüne. Aşağıokçular köyünün girişindeki ayvalara bakılırsa bu sene sıkı bir kış bekliyor bizi.
Baraj yolu tamamen iniş olduğu için daha çabuk ulaşıyoruz Aşağıokçular köyüne. Köy merkezindeki caminin önünde arkadaşları beklerken köy meydanında bisikletiyle bizi takip eden veannesinin çağırmalarına rağmen eve gitmekte direnen Seyit'in bisiklet aşkına ve annesinden dayak yemesine tanıklık eidyoruz. Bisiklet sevgisi zor iştir, bazen dayak da yedirir...
 Artık geri dönme zamanı... Asfalt yolu kullanarak önce Kalabaklı köyüne sonra Kepez'e ve nihayet Çanakkale'ye ulaşıp başladığımız yerde KİPA'da sonlandırıyoruz turumuzu.
Güzel bir gün, güzel bir hava, güzel bir parkur ve güzel bir grup. Ve bir hafta boyunca insanı iyi hissettirecek mutluluk duygusu.. Biz turlarken büyük zevk aldık, umarım siz de okurken aynı duyguları yaşayabilmişsinizdir. Bundan sonraki haftalarda daha sık birlikte olmayı umduğumuz Zeynep ve Eftal'in katılımı, Avrupa turunu gerçekleştirip gelen Sertaç'ın yeniden aramıza katılması gerçekten mutlu etti bizi. Yeni yollarda, yeni maceralarda yeniden birlikte olmak ümidiyle Bizi İzlemeye Devam Edin!...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder