1 Aralık 2013 Pazar

Çanakalan-Denizgöründü-Elmacık Turu

Tarih:30.11.2013
Mesafe:65 km
Yol Arkadaşları:Mehmet KAZANCI, Ayşen AKGÜN, Ahmet DİKYAR, Cumali ÖZLER, İbrahim Sertaç KASAPLAR, Fettah UYANIK, vd.
Çanakalan-Denizgöründü-Elmacık at EveryTrail


     Yine  günlerden Cumartesi ve biz yine yeni bir turla karşınızdayız.
    İki haftadır Çanakkale'nin etrafında bulunan en yüksek iki dağın zirvesindeydik. İki hafta zirve yapınca insan ister istemez bu hafta da zirveye çıkmak istiyor. Napalım alıştırdık bünyeleri zirvelere, zirvelerin bol rüzgar ve oksijenine.. Ama bu hafta hedefimizde zirveye tırmanmak yok. Aslında yakınlarda tırmanacak zirve de yok.. Kalmadı yani.. Biraz daha uzaklarda tırmanmaya değer zirve var mı? Var. Tırmancak motivasyon ve güç var mı? Var. Eee ne duruyoruz peki? Hüseyin abi ve Halil abi yok.. Onlarsız tırmanışın tadı, zirveye ulaşmanın anlamı olmaz diye düşündük.. Henüz çıkılmamış zirveleri, reyizlerin yeniden aramıza katılacakları günlere bırakıp planladık bu haftaki turu. Aslında bir önceki turun bitiminde hazır oluyor bizim bir sonraki turlarımız ama.. Neyse..
     Hüseyin abi son kredisini de kullanıp Cumartesi günü bizimle Dede Dağı Zirvesi yaptıktan sonra İstanbul'a döndü. Bir önceki hafta babasının rahatsızlığı nedeniyle Edremit'te olduğundan zirve tırmanışını kaçıran Halil abi bu hafta da Serkan TAŞDELEN'in Surly Disc Trucker toplama etkinliğine katılmak için aramızda değil. Halil abi benim memleketimde, Muğla'da.. Gelince bir güzel koklayıp memleket havası almak lazım.. İki Reyizin eksikliği üzse de bizi Reyizlerin reyizi Yusuf Reyiz başımızda, bırakıp gitmedi bizi diye avutuyoruz kendimizi.. Ama o da ne? Tur sabahı Yusuf  reyiz yok aramızda.. Ben, Ayşen, Yasemin abla ve Ahmet... hepimiz saat 08:00'de 18 Mart İlkokulu önündeyiz ama Yusuf abi yok. Telefonla arıyoruz, tura katılamayacağını öğrenince düşüyoruz yola.. Barbaros Mahallesinden Cumali'yi alıp Kepez'e doğru ilerleyeceğiz, Sertaç ve Fettah Kepez'de bekliyor olacaklar bizi.
      Usumi Market'in önünde bizi bekleyen Cumali'yi de alıp durmadan devam ediyoruz yola. Akşam Fenerbahçe-Beşiktaş maçı var... Pascal Cumali bisikletinin arkasına kocaman bir Beşiktaş bayrağı bağlamış. Ki o bayrak tüm tur boyu dalgalandı bizimle... Gönül isterdi Şükrü Saraçoğlu'nda da sürekli dalgalansın ama olmadı..( Maç 3-3 bitti bu arada)
      Atatürk Caddesi üzerinden ilerleyip Kepez'e giriyoruz ve Tansaş'ın önünde bizi bekleyen Sertaç ve Fettah'la buluşuyoruz.
      Sertaç'ın kardeşinin her zaman takıldığı kahvehanede sabahın ilk çaylarını içiyoruz. BU çayların diğer turlardaki sabah çaylarından farkı yalnız olmayışları. Yasemin ablanın bir gün öncesinden tur için hazırladığı poğaçalar eşlik ediyor bu haftaki sabah çaylarımıza. Çay sıcak ve güzeldi ama poğaçalar ondan da güzeldi. Eline sağlık Yasemin abla devamını bekliyoruz önümüzdeki haftalarda da...
      Çay ve poğaçadan oluşan sabah kahvaltımızın sonrasında işletmecisi Beşiktaşlı olan ve Kepez'in içindeki elma ağacı heykelinin tam karşısında bulunan kahvehane önünde toplu fotoğraf çekiminden sonra ara sokaklardan Kalafat'a, oradan da  Taşlıtarla'ya doğru yol alıyoruz.
      Taşlıtarla köyündeyiz.
     Taşlıtarla köyündeki fotoğraf çekimlerimizden sonra Çanakalan'a doğru pedallamaya devam ediyoruz. Buradaki eğim %10 civarında... Son dik tırmanışı gerçekleştirdikten sonra Çınarlı köyü sapağında fotoğraf çekimi için kısa bir mola veriyoruz. Fotoğraflarımızın ana teması %10 eğim tabelası..
      Çıktığımız rampanın eğimini de belgeledikten sonra Çanakalan köyüne doğru tırmanmaya devam ediyoruz. Hedefimiz Çanakalan köyünün girişinde hemen sağ taraftaki tepe üzerinde bulunan Yangın Gözetleme Kulesine çıkmak. Bu kule üç haftada üçüncü Yangın Gözetleme Kulesi olacak tırmandığımız..
      Çanakalan köyüne giden yol Rüzgar güllerinin arasından geçen Denizgöründü yolunun sağ tarafında kalıyor. Çanakalan'a doğru ilerlerken yolun hemen sağ tarafında yukarıya doğru çıkan bir yol bulunuyor. Bu yol Rüzgar tribünlerinde üretilen elektriğin sevk edildiği ana trafo merkezine ve oradan da Çanakkale Boğazına en yakın noktadaki rüzgar tribününe kadar gidiyor. Bu yola girince trafo merkezine varmadan önce  yol kıvrımında yukarıya doğru çıkan yolu takip edin ki bambaşka bir dünyaya kucak açın...
     Çanakalan Yangın Gözetleme Kulesi geniş bir görüş açısına sahip olmasına karşın Boğazın girişi, Güzelyalı, Dardanos vb yerler buradan görünmüyor. Rüzgar tribünlerinin ilk sırasının bulunduğu tepe Kuleden Boğaz'ın görünmesini engelliyor. Ama geri kalan her yer net bir şekilde gözlerinizin önünde... BU noktadan hakim olunan noktalar; Kepez, Çanakkale, Rader Tepesi, Dede Sağı, Ağı Dağı, Kuşçayır TRT vericileri, Bayramiç Kazdağları, Mahmudiye, Geyikli ve tabi ki Bozcaada..Keşke tüm bu bahsettiğim yerleri tek bir karede gösterebilecek bir balıkgözü kamera olsaydı da sizlere de gösterebilseydim..
       Manzara eşsiz olunca bu noktada çekilen fotoğraf sayısında da pozisyon çeşidinde de gözle görülür bir artış yaşanıyor.
      Çanakalan Gözetleme Kulesindeki fotoğraf çekimlerimizi tamamladıktan sonra Denizgöründü yolu üzerinden ilerleyip Rüzgar tribünlerinin en sonuncusunun yanına ulaşıyoruz. Son iki tribün arasından  aşağıya doğru inen yolu takip ederek ineceğiz aşağıya doğru. Ama devam etmeden önce burada da bir kaç fotoğraf alıyoruz.
      Rüzgar tribünlerinden aşağıya, böyle devam ediyor yolumuz.. Zemin yumuşak ve çamurlu... Bakalım ne kadar gidebileceğiz?
           Zemin yumuşak, çoğunlukla çöamur olunca sık sık durup bisikletin lastiklerini temizlemek kaçınılmaz bir durum oluyor. Tabi ki bu çamurlu yolda en büyük sıkıntıyı, çamurluklu tur bisikletiyle Yasemin abla yaşıyor. bir iki turda hemen lastiklere yapışan ve kopmayan çamurlar bir kaç tur sonra daha da büyüyüp lastik ve çamurluk arasına sıkışıyor ve bu durum tekerleğin dönmesini engelliyor. Bırakın binerek ilerlemeyi, bisikleti iteklerken bile bu problemle karşılaşılıyor. Bu nedenle en çok Yasemin abla ve Fettah için zor oldu bu güzergah. Tur bisikletli Yasemin'i anladık ama dağ bisikletli Fettah'ı anlayamadık diyenler.... bizim önceki tur yazılarımızı hiç okumamış paylaşımlarımızı incelememişsiniz o zaman.. Fettah ki, darda kalanların dostu, dönmeyen tekerlerin hem düşmanı hem de çaresidir. Bizim grupta arkadaşların bisikletlerini taşıma işi Fettah'tan sorulur ve vazgeçilmez abonesi Ayşendir.... Şimdilik Ayşen  Fettah'a bisiklet taşıttırmadı.. Bakalım ilerleyen aşamalarda ne olacak...
     Fettah iş başında :)
      Tur yazısında Fettah için yazacaklarımı önceden sezmiş olacak ki Sertaç da sırtlanıyor Yasemin ablanın bisikletini.. (İspiyonlamış gibi olmasın ama fotoğraf çekiminden sonra Yasemin ablaya geri verdi, bindi kendi bisikletine gitti)
      Lastikler çamurlandı biz temizledik, biz temizledik o çamurlandı.. ve bu bir kaç kez tekrarlandı.Sonra fark ettik ki önümüze çıkan ilk sapakta yanlış bir tercih yapıp sağdaki yoldan devam etmişiz. bunu fark ettiğimizde sapaktan oldukça uzaklaşmıştık ve geride bıraktığımız çamurlu yola yeniden girmeyi göze alamadık. Bu nedenle yanlış yolda olduğumuzu bile bile devam ettik yolumuza, Elmacık'a çıkarız umuduyla.. Şanssızlığımız google maps'te bu bölgenin bulutlar altında olması ve bulutların altındaki yolu göremememiz.. Rotanın hazırlanması aşamasında da aynı problemi yaşamıştım. Bulunduğumuz noktayı gpsle belirleyebilmiş olsak da buralardan Elmacık'a giden yol olup olmadığını görmek mümkün olmuyor. Ve biz de dalıyoruz yan gın şeridine. Nasılsı Elmacık karşıdaki tepenin arkasında..
        Ve sonunda klasikleşen sahne yeniden bizlerle.. Fettah Ayşen'in bisikletini yine sırtlandı.. Böyle olmasaydı şaşırırdık zaten..
      Yangın şeridi üzerinden devam eden yolculuğumz şeritle birlikte sonlanıyor. Bundan sonra ne yol ne iz var. Elmacık hemen karşı tepenin arkasında olmasına karşın dik yamaçtan sırtımızda bisikletle inip dere yatağıa aynı şekilde tepeyi tırmanmak pek kolay iş değil. Bu nedenle geri dönüp geldiğimiz yolun üst kısımlarında bulunan Denizgöründü köyüne çıkmaya karar veriyoruz.. ve bu da yangın şeridinin en alt kızmından en üst kısmına yolculuk demek.. bazen binerek bazen bisikleti elde taşıyarak..
      Tahmin edin bakalım bu kim? Ve elinde taşıdığı bisikletler kime ait?
      Sonunda Denizgöründü köyünün hemen girişinde asfalt yola çıkıyoruz.  Yolu karıştırınca tur planımız da değişiyor tabi ki. Yemek molasını Elmacık köyünde çınarların altında verecekken Denizgöründü köyünün hemen girişinde bulunan Arap Dede Mesire yerinde veriyoruz.
 Halil abi olmayınca ateş yakmak bize düştü..Derli toplu, temiz bir ateş yaktık.. Fettah, Ahmet ve ben..
       Bir yandan ateş yakılırken bir yandan da sucuklar ve ekmekler hazırlanıyor..
      Ayşen Arap Dede'ye dilekte bulunuyor.. Dilekleri gerçekleşir umarım..
        Ateş de neredeyse hazır hale geliyor..
      Ateş hazırsa sucuklar da hazır..
       Bardak almayı unutunca  pet şişeleri kesip bardak haline getirdik ve bu şekilde içtik kolalarımızı
       Karnımızı doyurduktan sonra yeniden Elmacık köyüne gitmek için yola koyuluyoruz. Bugün yola çıkarken Elmacık köyünü hedef olarak koymuştuk kendimize. Yolu şaşırmış da olsak gidilecek bugün o köye...Kızılcaören köyüne kadar Çanakkale-Denizgöründü yolu üzerinden geri dönüyoruz.
      Kızılcaören sapağına ulaşınca  anayoldan ayrılıp Kızılcaören köyüne doğru ilerliyoruz. Bu köyün içerisinde hiç durmadan toprak yoldan ilerleyerek Kepez-Aşağıokçular yoluna çıkıyoruz.
      Yolun bundan sonrası asfalt. Hedefimiz önce Aşağıokçular köyü sonrasında ise Elmacık köyü.. yol boyunca sağlı sollu uzanan düzenli ve bakımlı meyve bahçeleri eşlik ediyor bize. Karanlık çökmeden Elmacıktaki tarihi çınarları görmek istediğimiz için Aşağıokçular köyünde durmadan ilerliyoruz Elmacık'a doğru.
          Elmacık'a ilerlerken keçiler karşılıyor bizi yol üstünde..
        Elmacık'a tırmanırken yolun sağ tarafında kalan Elmacık Barajında su neredeyse hiç kalmamış gibi. Sulama amaçlı kullanıldığından dolayı yaz aylarında suyu iyice azalan gölet, yeniden eski doluluk seviyesine ulaşabilmek için yağmur ve kar yağmasını bekliyor...
        Elmacık köyünün hemen üst tarafındaki Taş Ocağından malzeme taşıyan ağır tonajlı kamyonlar da bu köy yolunu kullandıkları için sık sık bozuluyor yol. Yolun düzleme çalışmalarının devam ettiği bir dönemde geçiyoruz bu köy yolundan
       Bilmeyenler için tarif edeyim;Elmacık köyünün içine girince yol ikiye ayrılır, her ne kadar ileride birleşecek olsalar da solda kalan yol köy kahvesi ve meydanına, sağdaki yol ise eski ilkokulun önüne çıkar. Tarijhi çınarların bulunduğu piknik alanına gidebilmek için ilkokulun yanındaki dik yokuşu tırmanmak gerekiyor, tırmanış devam ederken yol ikiye ayrılıyor. üzerinde bulunduğumuz yolun devamı sağ tarafımızda kalsa da biz sol taraftaki küçük yoldan ilerleyip yaklaşık 300 metre sonra tarihi çınarların bulunduğu piknik alanına ulaşıyoruz. Yolu çok basit, ilkokulun hemen arkasındaki yol ayrımında solu tercih etmek gerekiyor. iyi bir istiflemeyle içerisine 10 tane bisiklet sığabilecek genişliğe sahip çınarların yanına ulaşıyoruz sonunda. Bu çınarların kaç yıllık olduğu, kimin diktiği bilinmiyor. Köydekilerin tek bilebildikleri, bu soruları dedelerinin de bilmediği. Ancak daha önce bu köy civarında yaşadıkları bilinen Rumlar tarafından dikilmiş olabilecekleri tahmin ediliyor, ancak kesin bir bilgi yok..
      Biz Çınarlara doğru ilerlerken uzaktan bizi görüp havlayan köpek daha sonra sahibiyle birlikte yanımıza geliyor. Köpeğin sahibi olan çobanla kısa bir muhabbet gerçekleştirip çobanı uğurlamış olmamıza rağmen köpek bizden ayrılmak istemiyor. Fettah ve Ayşen gözdeleri...
       Topluca fotoğraf çekiliyoruz ancak bir eksiğimiz var... Sertaç hala yanımıza gelmedi.. Geri dönüp onu karşılasak mı diye düşünüp sonra vazgeçiyoruz onun da bu ortamı görebilmesi için.. Kim bilir ileride film çalışmalarında kullanabileceği doğal bir ortamdır burası.. Telefonla yanımıza doğru gelmekte olduğunun haberini alınca beklemeye başlıyoruz. Ve sonunda Sertaç da yanımıza geliyor... Anlatacakları var...
      Bizden geride kalan Sertaç köyün içerisine girdiğinde hangi yoldan ilerleyeceğini kestiremeyip bizi geçerken gören yaşlı amcaya nereye gittiğimizi sormuş. Amca "Teeee böyle gittiler" diye yolu tarif ettikten sonra bir soru da o Sertaç'a sormuş. Demiş ki;  "Kadınlar da mı vardı yanlarında? Kocaları var mı onların?" Arap Dede'nin gücü olsa gerek bu, karşıki dağda mum yakıp dilek tut, beriki dağda talibin çıksın.. Böylelikle Ayşen'in mum yakarken ne dilediği de ortaya çıkıvermiş oluyor. Halil abinin varlığı Yasemin ablanın kendisini güvende hissetmesine neden olsa da Ayşen'i bir korku sardı. Ayşen'in ısrarlarına dayanamayıp onu kaybetmemek adına bir an önce köyden ayrılmaya karar veriyoruz. Gün kararmadan çınarları da gördük ya bugünkü tur kaybolmalı da olsa amacına ulaşmış oldu. Ardarda üçüncü haftada üçüncü yangın gözetleme kulesine çıkarak  diğer amacımızı günün işk saatlerinde yerine getirmiştik zaten.  Dönüş yolunda hava yavaş yavaş kararmaya başlıyor.
        Bundan önceki iki haftada da olduğu gibi bu haftaki turumuzun sonunda da bisikletlerimizi tazyikli suyla yıkatıyoruz. Bu hafta başka bir benzinlikte de olsak bisikletlerimizi çamurundan kurtarabilmemiz için yıkamamız gerek, başka türlü bisikletleri arındırmamız mümkün değil. Geçen haftalarda kendimiz yıkamıştık bu hafta yıkamacı amca vermedi du tabancasını ve kendisi yıkadı.. E tabi ki bahşişleri de kaptı. Eline sağlık, biz kendimiz bu kadar özenli yıkayamamıştık bisikletlerimizi. En çok bahşişi ben verdim. Bisikletlerle beraber beni de yıkayıverdiği için..

       Tur sonunda tazyikli suyla yıkanmış olsam da toplamda 62 kilometrelik çoğunluğu tırmanışlı ve içinde sürprizler barındıran turu tamamlamış olmanın mutluluğu anlatılmaz... Bakalım gelecek hafta nerelerde olacağız. Bizi İzlemeye devam edin....
Fotoğrafların Tümü için;
https://plus.google.com/photos/114051419344049445326/albums/5952541317354159265?banner=pwa

1 yorum:

  1. sizin grup harika ya! burdakiler gibi yapmacıklık gösteriş deliliği yok ne güzel! Sakın bozmayın! Çanakkaleyi çok severim. 1 kez görme imkanım oldu ama aşık olmama yetti. keşke ben de orda olsaydım :( belki siz gelirsiniz seneye bisiklet festivaline antalyaya :) KAZASIZ BELASIZ MUTLU PEDALLAMALAR!!! :)

    YanıtlaSil