8 Ekim 2016 Cumartesi

Saraycık-Atikhisar Dağ Yolları

Tarih: 24.09.2016
Mesafe: 26 km
Yol Arkadaşları: Mehmet KAZANCI,Fettah UYANIK, Kerem İDİKUT, Sertaç KASAPLAR
  

Yaz aylarının sıcaklarından kurtulmanın, tatilden eve dönmenin ve bisikleti aşırı derecede özlemenin verdiği bir heyecan var içimizde.. İlk kez tura çıkıyor gibi, ilk kez evden uzaklaşır gibi.. Yüreğimiz pır pır... Arada sırada  küçük çaplı turlar gerçekleştirmiş olsak da yazın sıcaklarını da göz önüne alarak tırmanışları az rotalar seçmiştik son iki turumuzda... Artık tatil ve izinler bitip, sıcaklar da azaldığına göre özümüze dönebiliriz diye düşünüyoruz. Kıbrıs'taki üniversite eğitimini tamamlayıp fizyoterapist olarak Çanakkale'de çalışmaya başlayan Kerem... İzmir'deki yüksek lisansını tamamlama aşamasına gelip memleketine dönen Sertaç... Yaz sıcaklarına aldırmadan sürekli koşan, yürüyen ve bisikletle turlayan Fettah... Ve uzunca yıllık iznin ardından yeniden Çanakkale'ye dönüp çalışmaya başlayan ben Mehmet... 
Buluşma noktamız, Çanakkale'nin doğusu ve güneyine doğru gerçekleştirdiğimiz turlarda sıkça kullandığımız 116 kavşağındaki simitçi..  Buluşma anımızı ölümsüzleştirip düşüyoruz yola.
Çanakkale-Çan yolu üzerinden ilerliyoruz. İlki ya da sonu fark etmez.. Her mevsimde güzeldir Dörtyol ve Kurşunlunun içinden geçen eski Çan yolu..Yolu boş, ağaçları da sonbahara hazırlanmış bulmuşken bolca fotoğraf çekiyoruz yolda.
Daha önceki turlarımızda sıklıkla uğradığımız Dörtyol'daki Yılmaz'ın kahvesi yerine Saraycık'ta içiyoruz günün ilk çaylarını.
Saraycık köy kahvesinde çaylarımızı içtikten sonra köyün yanıbaşında uzanan kanal yoluna çıkıyoruz. Yolda daha 3-5 metre gitmeden kanalın üst tarafında bulunan  evin bahçesindeki köpekler havlamaya başlıyorlar. "Daha önce bir çok kez bu yoldan geçtiğimiz için köpeklerin bağlı olduğunu biliyoruz, bu nedenle içimiz rahat.."diye düşünürken köpeklerden küçük olanın bağlı olmadığını ve ayakları yere basmadan uçarcasına bize geldiğini görüyoruz... Havlama seslerine önce attırıcı sesleri, sonrasında ise "yusuf yusuf" sesleri karışıyor ama neyseki herhangi bir parçamızı bırakmadan kaçmayı başarıyoruz köpeklerden... Şimdi bu güneşli güzel günde kanal boyunun tadını çıkarma vakti..
Kanal boyundan ayrılıp ağılların yanından yukarılara doğru tırmanırken Fettah'ın  bisikletinin arka lastiği patlıyor.. Çam ağacının gölgesinde lastik yamama keyfi :)
Yama tamamlandıktan sonra daha önce çeşitli mevsimlerde bir kaç kez geçtiğimiz dağ yollarından yukarılara doğru tırmanmaya devam ediyoruz.  Bu mevsimde de güzel olmasına karşın kullandığımız bu yolu ilkbaharda, dere yataklarında su varken geçmenin daha keyifli olduğunu da itiraf etmek gerek.. Yama işlemi tamamlandıktan sonra yeniden devam ediyoruz tırmanmaya..
Tırmanırken önümüze çıkan, manzaraya hakim noktalarda durup çevreyi izlemek, ciğerlerimize tertemiz dağ havasını doldurmak, şehrin karmaşasından ve trafiğinden, işlerin stresi ve yükünden uzaklaşmak... Bisiklete binmenin ve doğa içinde pedallamanın en güzel ve can alıcı noktası... Henüz denemediyseniz denemelisiniz..
Ve başka bir hakim tepe. Daha önce de bir kaç kez mola verdiğimiz bu tepe Atikhisar Barajı ve Çanakkale Boğazı manzaralı..
Manzaranın tadına doyum olmaz ama eve de dönmek lazım deyip yeniden düşüyoruz yola. Kısa bir tırmanışın ardından taşlı ama baraj manzaralı patikalardan inerek belen köyüne giden asfalt yola iniyoruz.
Asfalt yol üzerinden ilerlerken yaklaşık 2 sene önce Atikhisar Kır Şenliği için hazırladığımız video, ve videonun arka planında yaşanılanları konuşup, bu turda yanımızda olamayan arkadaşlarımızı da anıyoruz böylelikle...
Çanakkale'ye dönüşümüz yine Kurşunlu-Dörtyol arasındaki ağaçlı yoldan. Yolda karşılaştığımız çocuklar "Hello" diyerek tarihsel sorumluluklarını yerine getirip şaşırtmıyorlar bizi. 
Halen köylerde, kırsal kesimde bisikletli görünce "Hello" diye bağıran çocuklar ve çobanlar çoğunluktaysa bisiklet adına bu memlekette yapılacak çok şey var demektir.. Bir sonraki tur yazısında buluşmak üzere.. Bizi izlemeye devam edin..

1 yorum: