Mesafe:68 Km
Yol Arkadaşları:Mehmet KAZANCI, Yusuf ÜÇÜNCÜ, ,Ayşen AKGÜN, Ahmet DİKYAR, Cumali ÖZLER, İbrahim Sertaç KASAPLAR ve Fettah UYANIK, vd.
Route 2,377,906 - powered by www.bikemap.net
Bir hafta önce gerçekleştirdiğimiz Koyun Limanı turunun tadı halen damağımızdaki yerini koruyorken ve o turun yazısını yazalı daha bir kaç gün olmuşken.... Yine bir Cumartesi günü ve yine biz Golf Çay Bahçesindeyiz. Bu haftaki turda nereye gideceğimiz olmasa da kısa ve zorlamayan bir tur gerçekleştireceğimize geçen haftadan karar vermiştik. Çünkü herhangi bir olumsuzluk yaşanmazsa 16.11.2013 tarihinde Ağı Dağına tırmanacağız, geçen hafta öyle karar verdik. 980 metre yükseklikten nasıl görünecek Çanakkale, boğaz ve adalar... Düşünmesi bile heyecan verici. Hüseyin abinin İstanbul'a dönüş yolundayken boğazdan Ağı Dağı'nın fotoğraflarını çekip yayınlaması daha da motive etti bizi o tur için... Ağı Dağı'nı haftaya konuşur yazarız. Gelelim bu haftaki turumuza. Bahsettiğim gibi uzun olmamasına ve erken saatlerde evde olmaya dikkat ederek belirledik Haliloğlu hedefini. Bugüne kadar bizden o köye bisikletle giden olmamış. Biraz iddialı olacak ama biz bile gitmediysek başka giden de zaten olmamıştır :) (Belki bir ihtimal, İrfan AŞIROĞLU gitti mi acaba?) Erken dönmek için erken yola çıkmak lazım. Her zamanki gibi Golf Çay Bahçesinde buluşuyoruz. Belirlediğimiz tur başlangıç saati 08:30..
Başgaaanlar Başganı Halil Reyiz önderliğinde dönüyor pedallar ama bir sorun var.. Grubun yarısı kayıp, Halil abi de dahil olmak üzere.. Ara sokaklarda beklerken önce Halil Başgaan buluyor bizi sonra Ahmet ve Sertaç'ı ana caddede pedallarken görüyoruz uzaktan. Çanakkale sokaklarında kısa süreliğine birbirimizi kaybetsek de hemen buluşup Balıkesir Caddesi üzerinde pedallamaya devam ediyoruz yeniden. Bu kısa süreli kayboluş Halil abinin tur liderliğini kaybetmesine neden oluyor:) ilk 100 metre içerisinde grup 3'e bölünüp birbirini kaybedince, ilerleyen saatlerde başımıza daha kötü durumlar gelmemesi için Halil abiyi tur liderliğinden indiriyoruz. Aslında pek indirme de değil, kendisi feragat etti ama içimizdeki darbeci yan indirmeyi uygun buldu.
Amcaya veda edip Kayadere ve Atikhisar köylerine doğru tırmanmaya başlıyoruz. Bugünkü ilk tırmanışımız bu..
Kavşaktaki fotoğraf çekimlerinin sonrasında Haliloğlu köyüne doğru tırmanmaya başlıyoruz. Çanakkale-Çan güzergahında yolun solunda kalan derenin karşı tarafına geçiyoruz köprü üstünden.Derenin suyu şimdilik çok az ama kış aylarında yoğun bir şekilde aktığını biliyoruz. Az su barındıran dere olmasa da köprü iyi bir fon oluşturuyor fotoğraf çekimleri için.
Köyün hemen girişinde sokakta oturan yaşlı amca dikkatimizi çekiyor ve koyu bir sohbete dalıyoruz. 90 yaşında amca, Türkiye Cumhuriyetiyle yaşıt. Kulak az duyuyor, 8 kişi olan bizi oldukça kalabalık olarak algılıyor ve bunu ifade ediyor. Amca fotoğraf çekimlerimiz için gönüllü ve doğal bir manken. kendisinden de izin alarak çekiyoruz fotoğraflarını..
Amcayla sohbeti tamamlayıp köyün içerisine doğru ilerliyoruz. Taş döşeli yollar, taş evler, taş örme bahçe duvarları, sokakta oturup muhabbet eden yaşlı insanlar, köyün tepesinde büyük br heybetle duran kayalıklar, saracık sokaklar .... Haliloğlu köyü doğal bir fotoğraf stüdyosu... Dış çekimler için mutlaka değerlendirilmesi gereken bir yer... Ne yazsam anlatmak için yeterli olmayacak bu ortamı bu nedele yazıyı kesip sözü fotoğraflara bırakmak en iyisi...
Sonunda Serçeler köyüne ulaşıyoruz. Köy girişinde geride kalanlar için kısa bir bekleyiş ve sonrasında kahvehaneye yolculuk.
Çiftlikdere köyünün girişinde dere yatağında bulunan eski su değirrmeninin restorasyon çalışmalarında sona gelinmiş ancak şelalede henüz su yok. Bu nedenle sucukları Belen köyünden sonra pişireceğiz. O zamana kadar iyice acıkmış olacağız tabi ki..
Çiftlikdere köyünün merkezine varmadan Çiftlik, Belen yoluna dönüyoruz. Yol Belen köyü girişine kadar tamamen toprak ancak düzgün. Binek otomobille de geçilebilir düzeyde.
Çiftlik yoluna ayrılan noktada odun taşıyan teyzeyle karşılaşıyoruz. Her ne kadar muhabbet etmek için çabalasak da kulakları ağır işiten teyze pek yüz vermiyor bize.
Teyzeden ayrıldıktan bir kaç metre sonra yolda bir eşek çıkıyor karşımızsa. Boynunda zincirle önümüzde koşan ve zorla kendisini yolun kenarındaki genişliğe atan eşeğin bizden korktuğu her halinden belliydi. Fettah eşeği sakinleştirip yakalamak istese de başarılı olamıyor..
Yolda giderken önümüze çıkan ve ağaçta tek bir şekilde sallanan ayva. Bisikletçinin göz hakkı, ama Halil abi tek başına yedi.. Bizim gözümüz hakkını alamadı... Bir kaç hafta önceki Kagırlı turunda da Ayşen benzer bir durum gerçekleştirmişti. Unutmadık::)
Kimisi reklam yapar, kimisi pedal basar... Pedallamaya ve gördüklerimizi anlatmaya devam.. Yalanlarınız ve madenleriniz sizin olsun. Çanakkale biziz ve bizce Kazdağlarının üstü ALTIN'dan değerlidir..
Karşı tepede Ulupınar köyü ve bu köyde bulunan ÇOMÜ'ye ait gözlemevi görünüyor. Hemen sağ tarafımız ise Belen köyü.
Belen köyüne girişte asfalt yol başlıyor.Belen köyü içerisinde zaman kaybetmeden gölete doğru ilerliyoruz. Karnımız acıktı, sucukları bir an önce yemek için sabırsızlanıyoruz. bu nedenle köyde durmadan devam ediyoruz ancak Sertaç ve Yusuf abi su takviyesi için köye girip çıkıyorlar..
bent üzerinden baraj yatağına doğru ilerliyoruz.
Baraj yatağında yalnız değiliz. Bizden önce oraya gelen ve piknik yapan çiti selamlayıp, rahatsızlık vermemek için içerilere doğru ilerleyip kendimize taşlarla çevrili bir ocak kuruyoruz. Suyu çekilmiş dere yatağında kuruluş ot ve çalı çırpı bulmak hiç de zor olmuyor kısa bir süre içerisinde ocağımız yanıyor. yine yakma işinde Halil abi, ocak kurulumu ve çalı çırpı toplama işlerinde ben başrollerdeyiz. Ama Cumali ve Ahmet de toplama işinde yetişiyorlar, hedef ocak yakıcılığında..
Sucuklar pişti ve ekmeğin arasındaki yerini aldı. Sıra geldi afiyetle yemeğe.. Bu hafta da menüde sucuk-ekmek var..
Karnımız doyup ateşimiz sönmeye yüz tutunca fotoğraf çekimlerine veriyoruz kendimizi.. Müthiş doğa ve müthiş kareler...Baraj seti üzerinde toplu fotoğraf çekimi
Bu yol üzerinden Çanakkale'ye doğru ilerlerken Ahmet'in bisikletinin lastiği patlıyor ve arkada kalıyor. Bizler Çanakkale girişinde Ahmet ve ona eşlik eden Fettah'ı bekliyoruz.Lastik değişiminin ardından Ahmet ve Fettah'ın gruba yetişmelerinin sonrasında Çanakkale'ye doğru pedallayıp turumuzu tamamlıyoruz.
BİZİ İZLEYİN, BİZİMLE BİRLİKTE ÇANAKKALE'Yİ GEZİN!
Çam, tezek, rutubetli toprak ve ot, kekik, biberiye kokularını hissettim köylerden bir bir geçerken. Çanakkale'nin bilinmeyen yüzünü gösteriyorsunuz pedal pedal, bu enfes doğa yok olmadan umarım herkes en azından bu sayfayı ziyaret eder ve "Kaz Dağlarının üstü Altından daha değerlidir" ne demek farkına varır...
YanıtlaSil