9 Nisan 2014 Çarşamba

Sarıcaeli-Karacaören altı

Tarih: 29.03.2014
Mesafe: 35 km
Yol Arkadaşları: Mehmet KAZANCI, Ayşen AKGÜN, Fettah UYANIK, Ahmet TOKGÖZ, Burhan ULU, Cumali ÖZLER, Tuğba ACAR, Erhan ACAR ve Eftal YILDIRIM

Route 2,529,746 - powered by www.bikemap.net

Bahar yavaş yavaş kendisini hissettirmeye başlıyor Çanakkale'de. Badem ağaçlarında çağlaların çıkmaya başladığı, ağaçlarda renk renk çiçeklerin açtığı söyleniyor ama henüz görmedik. Bir kaç haftadır görevlendirmeler, misafirler derken arkadaşlarla birlikte pedallama imkanı bulamamıştık. Hafta içinde arkadaşlarla gerçekleştirdiğimiz sohbetlerin ana teması dağ yollarında ve birlikte pedallamayı özlemiş olmamızdı. konuşa konuşa getirdik hafta sonunu. Yine bir Cumartesi, ve yine yollardayız. Son dönemlerde alışıldığı üzere 116 kavşağında Ayşen'le buluşup Barbaros Mahallesine doğru ilerliyoruz. Bu hafta Hüseyin abi İstanbul'da, Ahmet de hasta olduğu için sadece iki kişi buluşuyoruz kavşakta. Normal koşullarda daha sakin olmasına karşın bisiklet üzerinde kıpır kıpır olan Burhan sabit bir yerde durmakta zorlandığı için Kepez'den bizi karşılamaya gelmiş. Burhan'ı da yanımıza alıp Tansaş Kavşağına ilerliyoruz.
Ahmet abi, Cumali, Fettah, Erhan ve Tuğba'yla da burada buluşuyoruz. Ama tura çıkacak ekip henüz tamamlanmadı. Bu hafta ilk defa doktor Eftal de bizimle pedallayacak. Eftal uzun süredir bizimle pedallamak istiyor ama bir türlü vakit ayıramıyordu. Kısmet bugüneymiş. Panaroma evlerinden Eftal'i alıp devam edeceğiz turumuza. Çevreyolunu kullanarak ilerliyoruz Panaroma Evlerine doğru.
Panaroma evlerinin hemen girişinde bizi beklemekte olan Eftal'le buluşuyoruz. Eftal'le birlikteliğimiz bereketli olacak belli ki, biz Eftal'e doğru ilerlerken yağmur atıştırmaya başlıyor. Ama bu yağmur uzun süredir birlikte pedallamayı bekleyen bizler için herhangi bir engel teşkil etmiyor. Panaroma evlerinin üst tarafından bulunan tepeye doğru tırmanmaya başlıyoruz. ve her zamanki gibi manzarayı arkamıza alıp zirve fotoğrafı çekiyoruz.
Fotoğraf çekimlerinin ardından tepenin hemen arka tarafında bulunan Sarıcaeli köyüne doğru ilerliyoruz. Doğrudan köye inen dik dağ yolunu daha önce kullandığımız ve bu yoldan köy indiğimiz için bu sefer daha uzun ve dolambaçlı olan dağ yolunu kullanıyoruz Sarıcaeli'ne inmek için. Şehrin hemen yanı başında müthiş bir manzaraya sahip bir dağ parkuru her ilde bulunmaz.
Biraz önce çiseleyen yağmurun hafifçe ıslattığı parkurdaki keyifli sürüşün ardından Sarıcaeli köyüne ulaşıyoruz. Daha kısa olan yoldan inen Fettah, Eftal ve Burhan köyün içerisinde bizi bekliyorlar. Bizden önce köye gelen arkadaşlarımızla birlikte köyün açık olan kahvehanesine geçiyoruz beraberimizde getirdiğimiz yiyeceklerle kahvaltı yapmak için.
Kahvaltıdan sonra yola çıkıyoruz yeniden. Hedefimiz yine dağ yollarını kullanarak Ulupınar köyünün alt tarafına ulaşmak. Ama yolumuz daha ilk metrelerde koyunlar tarafından kesiliyor. Yolu tamamen kaplayan koyunların yanından ilerleyip geçmek mümkün olmayınca yol genişleyinceye kadar yavaş yavaş takip ediyoruz koyunları.
Tam koyunlardan kurtulduk bundan sonra durmadan pedallarız diyorduk ki  bembeyaz çiçek açmış ağaca eşlik eden yeşil çam ağaçların ve ekinlerin cazibesine kapılıp fotoğraf molası vermek zorunda kalıyoruz.
 Birlikte grup çekimleri için tripodu da hazırlayalım.
 ortam güzel olunca fotoğraflar da iç açıcı oluyor haliyle.
Neredeyse iki senedir bisiklete ara veren Eftal, ilk turunda karşılaştığı rampalara teslim oluyor. Ama bundan sonraki turlarda rampaların üstesinden geleceği kesin..
Aralıklarla yağan yağmurun ıslattığı toprak yolda ilerlemek zaman zaman zorlayıcı olsa da oldukça keyif vericiydi.
 Eftal bir bize bir de parkura doktor gözüyle bakıp teşhis koymaya çalışırken..
Sarıcaeli'nden yukarıya doğru ilerlerken önümüze çıkan kavşağın hemen yanıbaşında dere yatağı, çeşme ve tarihi çınarlar bulunuyor. Burası piknik açısından da oldukça uygun bir nokta.
 Halkın Takımı her yerde.
Biz kavşakta mola vermişken yeniden yağmur başlıyor ve tabi ki yollar biraz daha yumuşayıp çamur kıvamına dönüyor. MTB lastiklerimiz çamuru tuttuğu için biraz pedallayıp biraz lastik temizliyoruz turun bundan sonrasında..
Yola çıkarken barajın üst tarafına gitmeyi hedeflemiş olsak da yağmur sonrası parkurun aldığı hal zorunlu olarak rotada değişiklik yapmaya zorluyor. Ulupınar köyünün alt tarafından Atikhisar Barajına doğru ilerleme planımızı erteleyip Saraycık köyüne doğru inmeye karar veriyoruz.
Saraycık'a doğru inerken yolun solunda kalan tepe en güzel Çanakkale Manzaralarından birine sahiptir. Hava açıksa ve rüzgar yoksa buradan Çanakkale'yi izlemenin tadı bir başka olur. Hem Çanakkale'ye hem Çan yoluna hem de Lapseki yoluna hakim bir noktadır burası.
 Çanakkale manzarasını arkamıza alıp fotoğraf çekildikten sonra yeniden yola koyuluyoruz Saraycık'a doğru. Hedefimiz Saraycık'ta durmadan ilerleyip Dörtyol'da alışveriş molası vermek.
Saraycık'ı transit geçip Dörtyol'da alışveriş molası veriyoruz. Kısa bir market alışverişinin sonrasında Işıklar köy merkezini sağ tarafımızda bırakıp ara yoldan Musaköy yönünde ilerliyoruz. Ve yol üstünde yılın ilk çağlalarının tadına bakma şansını yakalıyoruz.
 Çağlaların tadına baktıktan sonra devam ediyoruz yola
Ve bu turda yemek molası vereceğimiz noktaya ulaşıyoruz. Eski Çanakkale-Lapseki yolu üstünde (şimdi Dörtyol-Musaköy yolu) sol tarafta bulunan iki katlı kırmızı boyalı evin önünde bir tatlı su çeşmesi bulunuyor ve oldukça eskiye tarihlendiğini tahmin ediyoruz.  sol tarafımızda kalan toprak yol ise Özbek köyüne ulaşmak için kullanacağımız yol. buradaki evin bahçesinde yer alan erik ağacındaki erikler henüz küçük olmalarına karşın oldukça lezzetlilerdi.
Karnımız doydu artık topluca bir fotoğraf çekmenin zamanı geldi.
Güvenlikçi eşbaşgan Burhan ateş söndürme faaliyetlerini yürüttü, ki biz buradan ayrıldıktan sonra aklımız arkada kalmasın.
Karnımızı doyurduk, çöplerimizi topladık, imha edemediklerimizi poşetleyip yanımıza aldık, ateşimizi söndürdük... Artık yeniden yola koyulmanın zamanıdır.
Işıklar-Özbek arasındaki toprak yoldan  ilerliyoruz Özbek köyüne doğru. Ve bu yol bize yeşilin çeşitli tonlarından oluşan bir manzara sunuyor.
Özbek köyünde durmadan Çanakale-Lapseki asfaltının karşı tarafına geçip Özbek ovasındaki meyve bahçelerinin arasında pedallıyoruz sulama kanalı boyunca.
Biraz önce bir dağın tepesinden Çanakkale'ye ve boğaza bakarken şimdi boğazın kıyısında denizin ortasındayız. Karacaören altı sessiz ve dingin.
 Denizi ardımızda bırakıp Çaakkale'ye doğru pedallamaya devam ediyoruz.
 Kanal boyundaki badem ağaçlarındaki çağlalar da olgunlaşmış, tadına bakmamak olmazdı.
Kısa ama tırmanışlı, çamurlu, dağlı denizli bir turu daha tamamlıyoruz. Zaman zaman yağmur yağsa da  güneş hiç esirgemedi kendisini bizden. Güzel bür günde güzel bir tur geçekleştirdik hep birlikte. Pedallarken biz çok zevk aldık, okurken umarız siz de zevk alırsınız. Başka turlarda buluşmak dileğiyle bizi izlemeye devam edin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder